"Haddi Aştık " deyiminin doğuş sebebi, Peygamberimize duyulan saygı ve sevgiden gelmekteydi. Osmanlı döneminde birine yaş sorulacağı zaman, kişinin yaşı 63'ü geçtiyse bu deyim kullanılırdı. Peygamberimizin yaşını geçmiş kimseler bu deyimi yıllar boyu kullanmışlardır. "Hanende Saadeti Buldun mu? " Eski geleneklerimizde kullanılan bu deyimin anlamı da; Halk arasında evlilik ve bekarlık durumları doğrudan sorulmazdı. Evli misin? Bekar mısın? Soruları karşıdaki kişiyi incitmemek için tercih edilmezdi.Bunun yerine daha zarif bir ifade tercih edilir ve "Hanende Saadeti Buldun mu? Diye sorulurdu. Bekar olan kimseler de bu soruya "Hanem Virane " cevabını verirdi. "Ağzınla Kuş Tutsan Nafile " Osmanlı imparatorluğunun güçlü dönemlerinde Fransa elçisi, işinin çok önemli ve acele olduğunu söyler,  kızlarağasına bir an önce içeri alınmasını ister. Kızlarağasıda cevap olarak, Padişahımız bugün çok hiddetli. Biraz önce hünerli bir hokkabazı dahi huzurundan kovdu. Sende ağzınla kuş tutsan nafile diye cevap verince bu deyim kalır. " Balık Kavağa Çıkınca ", İstanbul Boğazının Karadenize açılan noktasındaki Rumeli Kavağı ile Anadolu kavağında, çok rüzgarlı ve akıntı kuvvetli olduğu için balık tutmak zordur. Bu nedenle balığın bol bulunduğu ve fiyatının düştüğü zamanlarda şehirde tutulan balıkların kavaklara kadar götürülüp satıldığı görülür. Sair zamanlarda düşük ücretle balık almak isteyen müşterilere balıkçılar tarafından verilen cevap " O sizin dediğiniz ücret balık kavağa çıkınca olur. " Başında Kavak Yeli Esmek " ,Anadolu ve Rumeli kavaklarının şiddetli rüzgarları üzerine söylenmiş bir deyimdir ki, sorumluluk duygusundan uzak gençler, zevk ve eğlence peşinde koşanlar veya zihnini gerçekleşmesi imkansız işlerle meşgul edenler için kullanılmaktadır. Çarşamba pazarı/ Çarşamba pazarına Dönmek; Osmanlı Döneminde, Çarşamba günleri Fatih camisi avlusunun duvarından Yavuz Selime kadar yan sokaklara büyük pazar kurulurdu. Kalabalığı, kargaşayı ve düzensizliği ifade etmek için kullanılan deyim buradan gelir. 

" Dingonun ahırı ", İstanbul da ulaşım için atlı tramvayların kullanıldığı yıllarda iki at ile çekilen tramvaylara dik Şişhane yokuşunu çıkabilmesi için fazladan atlar koşulurdu. Azapkapıda tramvaya eklenen takviye atlar, taksimde dingo isimli bir Rum vatandaş tarafından işletilen ahırda dinlendirilir, sonra tekrar Azapkapıya götürülürlerdi. Gün içinde sürekli atların girip çıktığı ahırın bu durumu dolayısıyla girenin çıkanın belli olmadığı veya her önüne gelenin girip çıkabildiği yerler için kullanılmaya başlanmış bir deyim olmuştur. Bu konuyu burada yarım bırakıp, devamını ertesi güne diyelim. Saygılar…