TSE'de görev yaptığım için değil, bu konuya inandığım için bu yazıyı yazıyorum ve bu doğrultuda bu yazıyı okumanızı istiyorum.
Yazdıklarımıza katılıyorsanız, bu yazıyı paylaşın, ilgililere ulaştırın!
Katılmıyorsanız, çözüm üretin, çözüm önerilerinizi bizimle paylaşın, bizde yazalım, paylaşalım, toplumsal bilincin oluşmasına hep birlikte katkı verelim.
Ülkemizde üretilen ürünlerin kalitesizlik maliyetlerini, hesaplıyor musunuz?
Kalite ne halde, biliyor musunuz?
Kalitesiz ürünlerin oluşturduğu israfın, farkında mısınız?
İthal edilen ürünlerin bir kısmında kanserojen madde var mı?
Markasızlığımızın, kalitesizlikten kaynaklandığını, neden anlamıyorsunuz?
Bilinçsizlikten kaynaklanan hataların bizi ölüme sürüklediğini, neden görmüyorsunuz? 
Kalite ile ilgili bu olumsuz hususları çoğaltabiliriz. 
Bu hususların tek çözümü var!


 
O da TSE'yi tam yetkili hale getirip, tüm ürünlere TSE BELGE ŞARTINI GETİRMEKTİR.
Standarda uygunluk ile Standardizasyonu aktif hale getirmediğimiz sürece kaliteyi sağlayamayacağız, kalitesizliğin önüne geçemeyeceğiz!..
Ülkemizdeki kalite anlayışı, dünyanın hiçbir ülkesinde yok!
Dünyanın hiçbir ülkesinde, bizim ülkemizde olduğu kadar belgelendirme kuruluşu yok!
Kalite alanında, belgelendirme kuruluşlarının sayısının fazlalığı ile, maalesef lider durumdayız!
Bu fazlalılığın, kaliteyi arttırmadığını, aksine kaliteyi kirlettiğini, neden görmüyoruz?
Neyi bekliyoruz?
Kaliteye olan inancın yok olmasını mı?
Kirliliğin artmasını mı?
Pazarda patates misali satılan belgelerin fazla olmasını mı, neyi bekliyoruz?
Uluslararası Standardizasyon Teşkilatına başkanlık yapmış olan, onun üyesi olan TSE'yi, güçlendirip, varsa eksik yönleri düzeltip, daha aktif hale getirmekten başka bir çözüm ve TÜM ÜRÜNLERDE TSE BELGE ŞARTI getirmekten başka bir çıkışın olmadığını, artık anlamalıyız.


Dünyadaki mevcut kalite anlayışı bu şekildedir!
Ülkemizde de bu anlayış yerleşmelidir...
Aşağıda verecek olduğumuz örneklere bakın ve ona göre konuya destek olun lütfen!
Konuya duyarsız, ilgisiz, duygusuz kalanların söylediklerine inanmayın. 
Onlarınki tamamen duygusal!
Bizimkisi ise MİLLİ SES!
Artık ses değil, gerçek kalitenin hayat bulmasını istiyoruz.

***
 

ÖRNEK 1: IATF 16949
Otomobil sanayinde uygulanan, eski adı TS 16949 olan, yeni adı IATF 16949 olan Standard konusunda, ülkemizde hiçbir milli ve yerli kuruluşa belgelendirme yetkisi verilmemektedir?
 
Şimdi soruyoruz, NEDEN?
Dünyadaki tüm kalite ve Standard kuruluşlarının Türkiye temsilcisi olan,
Uluslararası Standardizasyon Teşkilatının başkanlığını yapmış olan,
Faaliyet alanı ilgili tüm konularda akreditasyon problemi olmayan,
Teknik donanımı, teknik personeli ve kalite altyapısı ile emsalleri ile aynı seviyede veya daha üstün dinamik bir yapıya sahip olan,
Dünyanın her bölgesinde hizmet verebilecek bir organizasyon yapısına sahip olan,
Uygunluk değerlendirmenin her alnında 60 yıllık bir tecrübeye sahip olan,
Türk Standardları Enstitüsüne, IATF tarafından bu yetki neden verilmemektedir.

***
 

ÖRNEK 2: EKOTEX

Bilmeyenler için söyleyelim, tekstil sektöründe kullanılan bir sertifikasyon işlemidir. 
Eko-Tex Standart 100 Belgesi. tekstil ürününün, standartta belirtilen şartları yerine getirmesi durumunda başvuru sahibine (Tekstillerde Güven Öko-tex 100 Standardına göre zararlı madde içermez) yazısı bulunan etiketi kullanma hakkı verilmektedir. Eko-Teks etiketi uluslararası güvenilirliği ifade eden bir ekolojik kalite markasıdır.
 
Bu belgeyi, Hohenstein Enstitüsü vermektedir.
Örnek 1'de yazdığımız gibi, tüm teknik alt yapıya sahip olan, en geniş ve kapsamlı Tekstil Laboratuarları bulunan, onlarca Tekstil Mühendisi çalıştıran TSE, bu belgeyi verebilmekte midir?
HAYIR!
Şimdi soruyoruz, NEDEN?

ÖRNEK 3: MİLYON DOLARLAR SEVİYESİNDE MUAYENE DENEY ÜCRETİ

Yurtdışına bir ürün göndereceksiniz, ürününüzle ilgili tüm teknik dokümanlarınız hazır. Anlaşmalar tamam, her şey bitmek üzere...
Karşı taraftan bir talep ulaşıyor sizlere, "son numune testleri, bizim falan laboratuarımızda yapılacak!" iş bitmiş, pazarlıklar tamamlanmış, mecbur kabul ediyorsunuz.
O da ne!
Kendi ülkemizde, akredite bir laboratuarda 1000 TL ye yapılan deney, yurt dışında 10.000 dolar...
 
Yaşadığımız bir örnek;
Bu ülkede forklift muayenesi işine TSE girmeden önce, yabancı bir kuruluş, forklift muayenesini 120 TL ye yaparken, TSE akredite olunca, fiyatını 18 TL ye kadar indirdi.
Şimdi soruyoruz: Bu AB uyum yasaları bize gelince takır tukur işliyor da, AB ülkelerine gelince, niye fokur fokur para kaynıyor ve işin maliyeti ve faturası veya zararı bize kayıyor.
TSE laboratuarları varken, neden kendi laboratuarlarından deney isteyerek sanayiciye ekstra maliyet getiriyorlar!
Ve soruyoruz; Bizim yetkililer bu konuya neden el atmıyorlar, NEDEN ?

ÖRNEK 4: BİZİM SANAYİCİMİZ NEREDE?

Şimdi soruyoruz, yukarıdaki işlemler olurken, bizim sanayicimiz nerede?
Sahiden neredesiniz?
Neden, bu durumlara itiraz etmezsiniz?
Neden, IATF yetkililerine bunları sormazsınız?
Neden, Hohenstein Enstitüsüne bir cümle kurmazsınız?
Neden, sizden yurt dışı deney talebinde bulunanlara AB uyum yasalarının hatırlatmazsınız?
 Neden, TSE varken başka kapıya koşarsınız?
Neden, bu durumları yetkililere iletmezsiniz?
Neden, itiraz etmezsiniz?
Neden, ses çıkarmazsınız?
ISO, CEN, CENELEC de bulunan Standard hazırlama kurullarında neden görev almazsınız?
Yoksa sizde; "ÖNCE TEKNOLOJİ, SONRA STANDARD!" diyenlerden misiniz?
"Önce teknolojiyi üretelim, sonra Standardı belirleriz!" anlayışı bizi geri götürür, böyle bir anlayış kabul edilemez. 
Üretim alanında dünya ile entegrasyonu sağlamak istiyorsak, Standardizasyon çalışmalarında söz sahibi olmalıyız. 
Neden, bizim sanayicimiz bu alanda duyarsızdır?

***

İNANIYORUM Kİ!
Yukarıda yazdıklarımızı okudunuz.  TSE mensubu olduğumuzdan dolayı değil, inandığımızdan dolayı bunları yazdık ve altına da imzamızı attık.
Şimdi esas konu şu...
Bu ülkede kalite piyasasının yükselmesi için, güçlü bir iradeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Ve ben,
En kalbi duygularımla inanıyorum ki;
Bu yazıyı, Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaştırabilsek, ne olur biliyor musunuz?
Önce, birileri zılgıtı yer!
Sonra, bir başkalar da ayvayı yer!
Naneyi de yiyenlerde mutlak olacaktır!
Sonra da, masaya yumruğu vurur, bu işler düzelir, kalite temizlenir, gelecek aydınlık olur, ülke ekonomisinin kalibresi yapılır, yurt dışına her yıl giden beş milyar dolar engellenir, kalibre olunur, kalite kurtulur!...

***

BURSASPOR
Küme düştüğü için elbette çok üzgünüm.
Ama bir şeye daha üzüldüm!
Bursa'da kazanıp, Bursa'da yaşayan birilerinin, Bursaspor'un düştüğü hale sevinmesine çok üzüldüm!
Bursaspor'a yazık oldu!
Bu hale düşürenlere ve bu hale sevinenlere de yazıklar olsun!..