Düşünsenize…

Bir dünyada uyuyakaldık, başka bir dünyada gözümüzü açtık.

Dünyanın bir ucunda gözle göremediğimiz bir virüs kısacık sürede tüm dünyaya yayıldı.

 Birçok insan bu virüs yüzünden hayatından oldu.

Kucaklaşmak silah haline geldi

Akrabaları, arkadaşları ziyaret etmemek sevgi gereği oldu.

Çekmeye çalıştığımız oksijeni almaya korkar olduk.

Yaşam, çalışma, beslenme ve eğlence biçimlerimiz pandeminin dayattığı koşullar nedeniyle değişti.

Ama doğada yaşam öyle güzel sürüyor ki…

 Sadece bizi kafese soktu.

Doğa insana bir mesaj veriyor aslında

Diyor ki… “Hava,  su,  toprak,  gökyüzü sizsiz gayet iyi. Geri geldiğinizde bunu aklınızdan çıkarmayın. Benim misafirimsiniz sahibim değil”

Yani doğanın bize değil, bizim doğaya muhtaç olduğumuzu daha net anladık.

Virüsü hep filmlerde izlerdim, şimdi gerçeğini yaşıyoruz.

Geçmişte maske takmış birini gördüğümüz de o kişiden sanki hastalık bulacakmış endişesi yaşayıp uzaklaşıyorduk.

Şimdi maske takmayandan korkuyoruz.

Gelinen noktaya bakar mısınız?

Tüm ezberlerimiz değişmedi mi?

Mesela geçtiğimiz günlerde bir haber okudum.

NASA, tıpkı Dünya'daki ağaçların yaptığı gibi, karbondioksiti oksijene dönüştürebilen bir cihazı Mars’a gönderdi.

Sonuç ise olumlu.

 Bilim insanlarının yaptığı açıklamaya göre insanları Mars’a gönderme umudunun gün geçtikçe gerçekleşebilme ihtimalinin arttığı…

Dünya değişiyor, ezberler bozuluyor

Biz ise bugün bir virüsün dahi ölüm sebebimiz olacağını bilip, dünyanın sadece insanın yaşamından ibaret olmayacağını anlayarak geleceğe umutla bakmalıyız.

Sağlıcakla kalın.