Bu hikayede de; önce birbirlerini gördüler, beğendiler, aşık olup severek evlendiler. Evlilik öncesi kayınvalide el üstünde tutulur bir dediği asla ikilenmez, eve kasalarla meyve ve sebze taşınırdı. Kızın üç kardeşi kendi kardeşi olmuş gayet yolunda giden evlilik yaşanıyordu. İki kız, bir erkek evlatla yuvaları şenlenmişti. Zaman geçtikçe evdeki çocuk sesleri, gürültü bahanesi erkeğin arkadaşlarıyla dışarıda kafa dinleme alışkanlığı başladı. Bu alışkanlık daha da ilerledi eve iki üç günde bir uğrayıp çıkar oldu. Kadın eşini iş yerinde görmeye başladı. Evin ihtiyaçları için motosiklet tamirhanesine gidip para ister oldu. Eşinin parası olursa alırdı, yoksa alamadan giderdi. Ailesinden destek, komşudan, akrabalardan borç alınarak yuvayı ayakta tutmaya gayret etti kadın. Öyle bir tıkanma noktası yaşandı ki eşi uyuşturucu kullanmaya başlamış, evdeki eşyalar, dükkandaki bütün mallar satılmış uyuşturucuya gitmişti. Annesinin emekli maaşı da yetmez oldu. Etrafta onun bunun motosikleti çalınıyor, parçalara ayrılarak satılıp, kazanılan para uyuşturucuya gidiyordu. Karısına attığı dayaklar herkesin yüreğini yakıyordu. Bir gün kendinden geçmiş, aldığı hapların etkisi ile karısını çırılçıplak soyup sokağa atması, bu evliliğin sonunu getirdi. Kadın artık sevgisini kalbine gömdü, ailesinin yanına döndü, boşanma davasını kazandı. Eşinden alacak hiçbir nafaka, mal mülk yoktu. Canını kurtarması en güzel nafaka sayılırdı. Bağımlı olduğu için üç çocuğun velayeti anneye verildi. Ayrılmak kurtuluş olmadı. Adam her akşam kayınvalidenin kapısına dayanır, kavga çıkarır, her akşam polis gelir ayırır, hatta bir gün memurun biri - kızım eşin seni seviyor, evlatların var, dön kocana, bizi de kendini de uğraştırma diye öğüdü de olmuştu. Adam bir gün kayınvalidesini bıçakladı kaçtı. Yunanistan’a insan kaçakçılığına başladı. Aradan üç yıl geçmiş kadın üç çocuğu ile onu kabul eden, beğenen başka biri ile ikinci evliliğini yaptı. Çocukların okul zamanı geldi, okula başladı. Adam bağımlı ve takıntılı; eşini, çocuğunu döverek sokağa atan, bakmayan kendisi. Faydası dokunmadığı gibi sürekli zarar verme çabasında. Bu kez kadının evlendiği eşini bıçaklayıp kaçıyor, çocuklardan kadına haber gönderiyor, onu da öldüreceğim diye. Aile sürekli huzursuz, mutsuz. Kadın yediği dayaklardan siroz olmuş, tedavi görmekte, küçük kızı, sara hastası, sürekli ilaç kullanmakta, düzenli takip altında. Kendi dertleri kendilerine yeterken, korku ile yaşamak ayrı bir çile. Beklenmedik anda ilahi adalet yerini bulur, adam Yunanistan’dan Türkiye’ye motosikletle gelirken, TIR’ın altına girer yoğun bakıma alınır, eski eşinden, ölmeden önce helallik isteyip af dilemiş, onu görmek istemiş ama son dileği gerçekleşmemiş. Çocukları ile internet üzerinden konuşup görüşürken, sürekli anneyi suçlamış, ‘Bu evliliği anneniz bitirdi. Başka adamla evlendi bizi ayırdı, beni terk etti diye. Çocuklarla annenin arasını açıp öyle göç etti öbür dünyaya. Ortanca kız babasının ölüm haberini alınca annesini suçlu görür, düşman olur evden kaçar, onun bunun yanında kalır, babası gibi uyuşturucuya başlar. Kadının ne bitmez çilesi varmış ki eşinden çektiğini evladından çekmeye başlar. Günlerce kapı kapı onu arar, kayıp ilanları verir, tedavi için hastaneye yatırır. Bu arada büyük kızını evlendirir. Evlenen kız bebek sahibi olur, kayınvalidesi ile geçinemez, annesinin kapısına geri gelir. Annenin ikinci evliliğinden de iki kızı olmuştur. Üvey baba artık bıkmış, o da evi terk edip evli oğlunun yanına sığınır. Kadının ölen eşinden olan oğlu da içki sigara alışkanlığına başlar, okulu bırakır. Tam bir matematik problemi gibi, çöz çözebilirsen. Sonunda ölen eşinden olan ikinci kızını da nişanlar, bayram sonrası düğün kararı alınır. Gel gör ki damat adayı şimdiden kızını döven, hakaret eden, baskıcı, bar pavyon işletmecisinin oğludur. Kadın çaresiz kızının uyuşturucu içmesindense başında ona sahip çıkan bir erkeğin olmasını daha doğru bulur. 17 yaşında olan oğlunu kadının erkek kardeşi kötü arkadaşlardan uzak dursun diye eve kitler. Delikanlıya sahip çıkmak kolay değil. Evinin birinci kat balkonundan atlayarak kaçmış, dayıda ona yetişmek için atlar ama ayağını kırar. Boya, badana, karton piyer işleri yapan dayı bir ay işsiz evi beklemeye başlar. Evli ve üç çocuk babasıdır. Problemli aile olmak, toplumda durmadan akan kanayan yara halini aldı. Böyle sorunlu ailelerimize; aile bakanımızın yardımcı olması gerekir diye düşünüyorum. En azından problemli çocuklara, gençlere destek olunmalı. Toplumda bu arızalı kişiler diğer düzgün gençlerin de zarar görmesine sebep olurlar. Sonuçta böyle zararlı gençlerde kötü arkadaş kurbanı olarak bu kadere sahip oldular. Zincirleme bu gelenek devam etmekte. Ülkemizde ne uyuşturucuya dur denebiliyor, ne de bu derde düşmüş ailelere destek çıkılıyor. Ailelerimizin bu konuda çok dikkatli davranması, gözlerimizi çocuklarımızın üzerinden çekmemeliyiz. Kaç yaşında olursalar olsunlar, sağ olduğumuz sürece onlar bizim çocuklarımız. Sağlıkla, huzurla kalın. Saygılar…