Kadın olmak coğrafya seçmiyor, kadın olmak ev seçmiyor, kadın olmak meslek seçmiyor...

Kadın olmak zor!

Kadın, dünyaya geldiği ilk andan itibaren üslubu nedeniyle ikinci planda kalan kişi olarak görünse dahi ruhunun gücü erkeğinkinden kat be kat daha fazladır.

Kadınlar yaşam pınarlarıdır, dünya üzerinde insanlığın devam edebilmesi kadına verilen bir görev ve de lütuftur ayrıca hem dini yazı , buyruk ve motiflerde hem de tarihte kadının yeri güçlü devletler ve kişilerce hep bilinmiştir bu da kadının varlığını ve değerini kanıtlayan bir diğer unsurdur, yine geçmişten günümüze gelen eski Türk boylarının kadına verdiği değeri sizlerle paylaşmak istiyorum;

İlk Türk yazıtlarından olan Bilge Kağan kitabesinde Kağan: “Sizler anam hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim…” hitabıyla söze başlar “Hakan buyuruyor ki” ifadesiyle başlamışsa geçerli kabul edilmezdi. Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde “hatun” da hakanla beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete Han’ın hatunu imzalamıştır””

Dilimize pelesenk olmuş “hanım” sözcüğü de eski Türk boylarından günümüze gelmiştir, hikâyesi de şöyledir; Cengiz Han yanında eşi Börte ile gelir ve O’nu sağ tarafına oturtur. Gelenek gereği soldan başlayarak hanlar kendilerini tanıtırlar. Son konuk da kendini tanıtınca sırada Börte Kadın vardır. Burada sözü Cengiz Han alır ve “ben hepinizin hanı Cengiz Han’ım. Bu da benim Han’ım Börte’dir“ der. İşte, saygıyla kullandığımız “hanım“ sözcüğünün günümüze kadar ulaşan, tarihteki yolculuğu böyledir denir.”

Türkiye’de kadın olmak dendiği zaman, kadının moderniteden uzak tutulduğuna, saygı gösterilmediğine ya da imkan tanınmadığına dikkat çekilmeye çalışılıyor ama biraz önce bahsettiğim gibi bizlerin ataları kadına çok hürmet verirdi, mesele modernite ya da gelişmişlik değil mesele ‘zihniyet’. Üniversite mezunu çok iyi bir mevkide çevresi olan ve de sevilen bir çok iş adamı yine aynı mevkilere sahip eşlerini dövüyorlar,eşleri de bunu kabullenip yüzündeki yaraları kapatıcıyla kapatıyor konuyu kapattığı gibi.. kadınlara olan şiddetin bitmesini istiyorsak eğitimden önce saygı duymayı öğrenmeliyiz, seni dünyaya getiren anneye saygı, kız kardeşe saygı, bekar anneye saygı, çalışan kadına saygı, açık kadına saygı, kapalı kadına saygı, Türk kadına saygı, yabancı kadına saygı... kadına saygı.     

“Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamasına göre; ABD, İngiltere, Avustralya, İsrail, Kanada'da öldürülen kadınların yarısının katili birlikte yaşadıkları erkekler” ve bizler komşumuzun dövüldüğünü duyduğumuzda ‘karı koca arasına girilmez’ deyip  ,dedikodu olduğunda üstümüze vazife olmadan yine aynı karı kocanın hayatına burnumuzu sokuyoruz...

Yazık..

Kadını tanımıyoruz ki

Kadını korumuyoruz ki, kadına kıymet verelim…

Kadın olmak coğrafya seçmiyor dedik, size yabancı ülkelerde kadına yapılan bazı müdahalelerden aktarmak istiyorum;

-Suudi Arabistan’da kadınların siyah dışında bir renk giymeleri, kafelerde erkek akrabaları olmadan yalnız oturmaları, havuza girmeleri yasaktır ve daha bir çok hak yasak.

-Hindistan’da dul ve ailesi tarafından kabul edilmeyen kadınlar devlet tarafından verilmiş bir evde birlikte kalıyorlar ve özel durumlar dışında dışarı çıkmaları yasak, erkekler onların elinden hastalıklılarmışçasına bir şey yiyip içmiyorlar ve de almıyorlar.

-Sudan'da kızlar için evlenme yaşı 10'a kadar düşmüş durumda. Pakistan'da durum daha da vahim. Kadın hakları örgütleri evlenme yaşının 6'ya kadar düştüğünü belirtiyor.

-Endonezya'nın bir kentinde kadınların motosiklette erkeklerin arkasında bacaklarını açarak oturması yasaklanmıştır.

-Afrika'nın Sudan, Malavi ve pek çok ülkesinde kadınların pantolon giymeleri yasaklanmıştır. Zaman zaman bu gibi yasaklara karşı eylemler düzenlense de henüz kat edilmesi gereken çok yol var.

-Fas ceza kanunu kadınların kocalarını terk etmelerini yasaklamıştır. Erkekler istediği zaman terk etme hakkına sahipler.

-Los Angeles’ta, bir erkeğin eşini 5 cm’den daha kalın bir kemerle dövmesi yasaktır.

-İran'da vitrin mankenlerinin başörtüsüz olması da yasak.

-Böcekler dahil hiçbir canlının öldürülmesine izin verilmeyen ABD'nin Arkansas eyaletinde kocanın karısını ayda bir dövmesi normal, birden fazla kez dövmesi ise yasak.

-Bombay'da bir araştırmaya göre düşük nedeniyle başvuran kadınların yüzde 95'inin kız bebek taşıdığı görülmüştür.(düşürtülmüş)

-Kast sistemini bilirsiniz. Pakistan'ın bir bölgesinde bir kadın kendi sınıfından üstte olan bir erkekle birlikte oldu diye çok sayıda erkek tarafından tecavüz cezasına çarptırılıyor.

-Erkek, evlenmek istediği kızın babasıyla bir pazarlığa girişiyor. Evlendikten sonra alacağı parayı konuşuyorlar, yani bizdeki başlık parasının tam tersi. Eğer erkek alacağı parayı az bulursa daha fazlasını istiyor ve bunda epey ısrarcı oluyor. Bu parayı alamazsa kardeşleriyle birlikte kızı dövüyorlar, hatta yakıyorlar. Hindistan'da her gün 5 kadın bu şekilde can veriyor.

-Bangladeş'te inanılmaz derecede yaygın bir şiddet örneği var: Kadınların yüzüne asit fırlatmak.....

Kadın olmanın adete suç sayıldığı bu ülkelerdeki her kadından bizler de sorumluyuz;

Hemcinslerimiz için susarak,

Onları görmezden gelerek,

Dinlemeyerek,

İçinde bulundukları zulme ‘vah vah’ deyip geçiştirerek,

Bizler de sorumluyuz...

O her dayakta, o her işkence de,o her zulümde bizim de imzamız var.

Ben bir kadın olarak, gurur duyuyorum hem kendim için hem de tüm kadınlar için.

Çocuğuna tek başına bakan anneye selam,

İki işte birden çalışan anneye selam,

Ailesine bakmak için çalışan genç kıza selam,

Kendi ayakları üzerinde duran kadına selam,

Otobüs şoförü teyzeye selam,

Susmayan kadına selam,

Açıktan eğitimini tamamlayan kadına selam,

Evden satış yapan anneye selam,

Nene Hatun’a selam,

Kara Fatma’ya selam,

Türkan Saylan’a selam,

Sabiha Gökçen’e selam,

Tansu Çiller’e selam,

Afife jale’ye selam,

Yeni doğmuş kız bebek, en çokta sana selam…

Ne demiş Neşet Ertaş, “kadınlar insandır, bizler insanoğlu”.

Hürmetle