Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamız ve mücadele etmemizin 338. günü; yani 11 ay 1 gün...

Kabul edin, etmeyin bir gerçek var.

Türkiye, cennet bir vatandır.

Toprağının her karışında şehit kanı vardır.

Tarihi destanlarla dolu ki bunu dünya ifade ediyor; bir yurdun vatandaşlarıyız…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının inancı, Allah’ın (c.c.) yardımıyla ülke toprakları düşman işgalinden kurtarıldı.

Bugün sizleri tarihin altın yaprakları arasına götüreceğim sevgili okurlar.

Kars Sarıkamış’a doğru yola çıkacağız…

Bu satırları okurken, iliklerimize kadar üşümüyorsak duygularımızı bir hekime göstermekte fayda olacaktır.

1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber Dağları’nda, Kars’ı Ruslardan geri almak için harekata katılan 60 bin askerimiz donarak şehit olmuştur. Başkumandan vekili Enver Paşa büyük bir güçle, Rusları hiç beklemedikleri bir yerden, Allahuekber dağlarından aşarak vurmayı ve Kars’ı yeniden vatan topraklarına katmayı hedeflemişti.

Allahuekber dağlarının yer yer 2-3 bin rakımlı geçitlerinde ısı sıfırın altında -30 dereceye kadar düşüyordu.

Kurmay Subay Şerif Bey “Sarıkamış” adlı kitabında şöyle anlatıyor:

Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevk etmek istedim. Beni hiç görmedi. Zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik”.

Allahuekber dağları, 37 bin şehit verilerek aşıldı ve Sarıkamış kuşatıldı. Sarıkamış kuşatma harekatı aşırı soğuk ve açlık yüzünden, hedef ele geçirilemeden, 5 Ocak 1915’te sona erdi.

Osmanlı Ordusu bu dağlarda, 60 bini donma sonucu tam 78 bin şehit verdi. Rus birlikleri de bu savaşlarda 32 bin askerini kaybetti.

Şehitlerden birisinin adı da Tayyar Bey… (1895-1915)

Abdurrahman Bey’in oğlu, Erzincan ili Kemah kazasının Aşağı Gedik mahallesinde ikamet edip, Karşıbağ mahallesi nüfusuna kayıtlı. 1895 yılında bu mahallede doğmuş olmalıdır. Dede ve baba meslekleri kasaplıktır.

1. Dünya Savaşı sıralarında Moskof’a karşı Erzurum’u savunan ordumuzun Kop Dağı yöresinde verdiği şehitlerden birisidir. Geride genç bir hanım, bir buçuk yaşlarında Fikri adında bir erkek evlat bırakmıştır.

Şehit olduğu yerde medfun olduğu tahmin edilir.

Üsteğmen Osman Nuri, İsmail Hakkı Önyüzbaşı ve daha niceleri…

Bu bilgilere nereden mi sahip oluyoruz?

Tayyar Bey’in yeğeni Yunus Nadi Akın’ın “Geçmişten Cumhuriyete Unutulmayan Erzincanlılar” adlı kitabından.

Yunus Nadi Akın, uzun yıllar emek vererek spesifik bir kitap hazırlamış.

Memleket toprağı olan Erzincan’ın tarihe adını yazdırmış isimlerini onore etmek için kolları sıvamış.

Kitapta Mevlana İzzeddin-i Erzincani, Mevlana Hüsameddin Hüseyn, Mevlana Mecdüddin Muhammed Bin Hasan Hüseyin, Taceddin Pervane gibi Mevlevi şeyhleri de var…

Türk Osman Paşa, Şeyhülvüzera Hacı Ahmet İzzet Paşa, Osman Nuri Koptagel, Ömer Halis Bıyıktay Paşa gibi askeri gurur vesikaları da…

Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşmüş Bahaeddin Paşa, İstiklal Savaşı’nda şahadet şerbetini içen Rıfat Bey, Ahmet Rıfat Bey, Kore Savaşı’ndan memleketine Ay Yıldızlı tabutla dönen Lütfi Bilgin, Kıbrıs’ta şehit düşen Selahattin Okbay bu kitapta ayrıntılı olarak anlatılıyor…

Erzincan’ın ileri gelenleri, söz sahipleri, kanaat önderleri de başköşede yer alıyor.

6.Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk de detaylı bir şekilde kitabın konuğu olmuş durumda.

Gerçekten de tarihi nitelikte bir eser bırakmış Yunus Nadi Akın.

Yazarın yayımlanmış, ‘Yaşayan Tarih KEMAH’ ve ‘Anadolu Topraklarında ki Ermeni Mezalimi’ eserleri de var.

Kendisi de Cenab-ı Hak’ın rahmetine kavuştu 2005 yılında, ama geride pırlanta gibi bir de evlat bıraktı.

Samet Türker Akın, sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin de önemli iktisatçıları arasında yer alıyor...

Ekonomiye can veriyor, ülkenin müreffeh seviyeye ulaşması için emek harcıyor.

Sarıkamış Harekatı’nın 106. yılında tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum.