Günlük ihtiyacımız olan, bulaşık çamaşır yıkamadığımızı, duş almadığımızı, yemek yapamadığımızı, en önemlisi su içmeden durabileceğimizi bir hayal edelim!

Yaşamı sürdürebilmenin temeli olan suyun olmadığını düşünelim!

En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur.

Su, canlıların yaşaması için ve bu sebeple hayati önem taşıyan, dünya üzerindeki en mucizevi maddedir.

İnsan bedeninde ki, kemiklerin % 22’si, kasların % 75’i, kanın % 92’si, beynin % 75’i sudur.

Dünyamızın %70'ini kaplayan su, bedenimizin %80 gibi kısmını  oluşturmaktadır.

Su hayatın, dolayısıyla bizlerin varolmasındaki en önemli etken metabolizmamız için olmazsa olmaz yaşamımızın kaynağı.

Su, bireylerin en temel gereksinmelerinden birisi olmanın yanı sıra; sosyo-kültürel etkinlikler açısından da yaşamsal bir kaynaktır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio'da toplanan "BM Çevre ve Kalkınma Konferansı" nda dünyada suyun giderek artan önemi nedeniyle 22 Mart'ı "Dünya Su Günü" olarak ilan etmiştir.

Yüzölçümü 510 milyon km² olan dünyamızın %71'ini deniz ve okyanuslar oluşturuyor.

Dünyada ki toplam su miktarının %97.5 tuzlu su, %25'i tatlı su.

Tatlı suyun %84'ü kutuplarda buz formundadır.

Dünyadaki tüm canlıların kullanabileceği su miktarı, toplam tatlı suyun%16'sı kadardır ve son 50 yılda dünya rezervleri %60 kadar azalmıştır.

2.5 milyar insan arıtılmamış kirli suları içiyor  ve 1 milyar insan içme suyundan yoksun...

Az Gelişmiş Ülkelerde hastalıkların %80 nedeni kirli sular. Her yıl, suya bağlı hastalıklardan ölen kişi sayısı 8 milyon. Günde 10.000 çocuk, içme suyuna bağlı hastalıklardan ölüyor.

Fosil yakıtların aşırı kullanımı, hızlı nüfus artışı, yaşam standardının yükseltilmesi gibi insan aktiviteleri küresel ısınmanın etkilerini artıran olaylar ve küresel ısınma olgusu sonucu gözlenen doğal felaketler, insan yaşamı başta olmak üzere bitki ve hayvanların yaşam koşullarını güçleştirmektedir.

Dünya iklim sistemindeki bu ani, aşırı ve sert değişimlerin 30-40 yıl sonra tarım yapacak toprak, yaşanacak yeryüzü bırakmayacağı tahmin edilmektedir. Küresel ısınmanın neden olduğu sorunlar susuzluğu da beraberinde getiriyor.

Dünyanın su kaynakları gittikçe tükenmektedir.

Raporlara göre; 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonunda dünyada su krizi yaşanacaktır. Su sorunu, dünyada bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. 2040 yılında su savaşları yaşanabilecek ve Türkiye bu savaşların odağında olabilecektir.

Tüm dünyada ve Türkiye'de olduğu gibi Bursa için de gelecek pek iç açıcı değildir. Bir yandan su kaynaklarımızdaki kirlenme, diğer yandan azalmalar, "su kenti" diye tanımlanan Bursa'da da su sorunları yaratabilecektir. Gelecek yıllarda "Dünya Su Günü" nü kutlayabilmeyi istiyorsak, elimizdeki kaynakların değerini bilmeliyiz.

Tarih boyunca medeniyetlerin en güçlü silahı, yeri gelince savaş sebebi olan suyu

korumak biz insanlığın görevi...Susuz hayatı düşünemiyorsak boşa akıp giden su kaynaklarını değerlendirerek, açık bırakılan muslukların kıymetini bilerek yaşamalıyız.

"Dünya Su Gününüz" kutlu, hayatınız su gibi olsun, sevgiyle kalın.