Dünya imparatorluğunun merkezi olan Topkapı Sarayında; haremi ve hizmetkarları ,bostancıları ve enderunu ile dört bin can yaşamaktaydı. Dağıstandan getirilmiş olan 17 yaşındaki cariye Dilfeza; Zeynep Sultana hediye edilmiş, Sultan da  bu körpe güzelliği kocasına sunmaya cesaret edememiş, kıskançlıktan saraya tekrar geri göndermiş.  Hareme alınan Dilfezaya Türkçe öğretmişler, tambur bile çalıyormuş,  herşeyi öğrenmiş ama itaat etmesini öğrenememiş. Osmanlı tahtının Sultanı 32 yaşındaki  üçüncü Selim: şair, bestekâr ve ruh insanı, Dilfezanın tambur çalışını duyunca yanına ister.Hünkarın  huzuruna çıkan harem kızı, Sultanı istemez .Hünkar kırılmış olsa da ısrar etmeyerek geri gönderir.Dilfezanın Hünkarı istemediğini öğrenen harem halkı şaşkına döner. Selim Hanın Emri üzerine kimse kendisine dokunamaz. - " Zinhar ola ki Dilfezaya bir kötülük  gelmeye. Ne gelirse bunu yapan bin mislinin başına geleceğini bilsin.Taa ki kendisi razı oluncaya kadar ". Harem de nadiren şahit olunan bu durumun sebebi araştırılır.Kalfalar, cariyeler , Dilfezadan  laf almaya çalışırlar ama ondan hiç ses çıkmaz.Haremde büyük bir merak başlar. Galata sahiline bakan odasında pencerenin önüne geçip, ezan vakitlerinde uzun uzun dışarıyı seyrediyordu. Bahçede bulunan caminin minaresine dalıp dalıp düşünüyordu. Vefat eden saraylıların, bilhassa saray kadınlarının cenazeleri bu Camiiden kaldırılırdı.Güzel Dilfeza ezan öncesi pencerenin önüne geçer ve ezanı dinler, ibadetini yapardı. Onun bu haline şahit olanlar, anladılar ki ezan okuyan müezzin Hoşseda Merzifonlu Yusufa gönlünü kaptırmıştı. Sırrı anlaşılan kızı, önce Haremağası Cevher Ağaya bildirirler. Ağa da durumu Sultana anlatır. Sultan Dilfezayı huzuruna çağırır. Dilfeza hiçbir şeyi  gizlemez. Selim Han şaşkın ve üzgündür. Kızı bir odaya kapattırır  müezzini huzuruna çağırtır, sorguya aldırır.Nihayetinde delikanlının Dilfezanın varlığından bile haberdar olmadığını anlar.Aşkını kendince   yüreğinde yaşayan Dilfeza da masumdur.Kendi rızasıyla kendisine yar olmasını bekleyen Hünkar çok sevdiği cariyesinin bir başkasını sevdiğini öğrenince; kızı huzuruna çağırtır, gönül yarasına şahit olunca da, ne olduğunu anlamayan, korkudan titreyen müezzine  cariyesini  verdiğini bildirir. Selim Hanın bağışladığı beş bin altın çeyizle birlikte müezzine gelin gider Dilfeza. Müezzin Yusuf Bulgaristanın Tırnova şehrinde bir camiye imam tayin edilir. Sultan  onları kendisinden uzak tutmakla birlikte heryıl kimsenin haberi olmadan hediyeler göndermeye devam etti. Aşkın kudretini bilen, Sultan dahi olsa, başkasının taht kurduğu gönle giremeyeceğini bilir ve ona göre davranır. Sevdiğinin yüreği başkasına aitse , ölü gibi yaşayan bedene sahip olabilirsin, kalbine asla!..Saygılar