Ne diyebiliriz ki?
Elbette doğal felaket!
Ama bu felaketin zararlarını azaltmak kimin elinde?
Sizin, bizim, hepimizin…
Televizyonda bir uzman konuşuyor, ilgimizi çekti, not aldık, sizinle de paylaşmak istedik!
Prof. Dr. Süleyman PANPAL diyor ki;
"Deprem olacak! Faylar yerinde! Yıkılan binaların suçlusu belediyelerdir!"
Bu görüşleri kabul etmekle beraber, ince bir itirazımız var;
Kimseyi suçlamaya gerek yok, hepimiz suçluyuz, bu konuya duyarsızız, az biraz da arsızız! 
İmar rantına hangimiz itiraz ediyoruz!
Kanunlara, yasalara uymuyoruz, hakkı ile kontrol ve denetim yapan mekanizmaları sevmiyoruz, işimiz görülsün diye, olumsuzluklara da ses çıkarmıyoruz!
 
Devlet, kentsel dönüşüm yasası çıkardı!
Müttehitler daha fazla rant için, bizler de, dairemizden daha büyük daire için işi sulandırdık, kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme biz çevirdik, sonra ucube binalarda yaşamaya başladık!
Kentsel dönüşüm yasasını öyle bir hale soktuk ki, devleti de bu yasayı çıkardığı için pişman ettik!
Velhasıl...
Siz, biz hepimiz (Kimse kusura bakmasın) alayımız, aç gözlüyüz!
Gelelim Bursa'ya...
Bursa depreme hazır mı?
Bursa gerçeği duymaya hazır mı?
Tamam...
Bu bölümü bitirdik, yoksa, "Açın gözünüzü" derken, aç gözlüler gözümüzü çıkarır.


***

JAPONLAR BEŞİKTE BİZ MEZARDA
Marmara depreminde, deprem bölgesi Gölcük’te on gün kalan ve beş can parçasını, yıkıntılar arasından alarak kara toprağa veren biri olarak diyorum ki;
Kalitesizliğimizin faturasını ödemeye devam ediyoruz!
Yapı Denetim firması, müteahhidin yapmış olduğu imalata itiraz ediyor, müteahhit, yapı denetim firmasını değiştiriyor, istediği şekilde hareket ediyor! (Herkesin bildiği, kimsenin üzerinde durmadığı husus!)
 
TSE belgeli ürünlerin kullanım zorunluluğu olması gerekiyor, konu kimseyi ilgilendirmiyor.
Bölgemizde bulunan hazır beton firmaları TSE'den belge alıyor, daha sonra birileri çıkıyor, bir yerlerden akredite oluyor (!) adeta belge satılıyor, (G) belgeleri pazarlanıyor, TSE'den hakkıyla alınan belgeler iptal ettiriliyor, sonrada dandik dundik belgelendirme yapılıyor, buna kimse ses çıkarmıyor!
Sonra...
Deprem Japonya’da olunca, bir bebeğin beşikte ninni dinlemesi gibi bir olay ortaya çıkıyor...
Bizde...
Bütün memlekette ağıtlar yükseliyor, canlar ölüyor, yürekler yanıyor, her yana ateş düşüyor.
Ülkede deprem olunca, harika bir dayanışma örneği gösteriyoruz, depremde ölenlerin cenazelerinde birleşiyoruz!
Tamam, Allah'ına kurban, bu dayanışmayı depremden önce yapsak, şu kalitesizliği el birliğiyle yok etsek, kanunlara uysak, denetim yapılmasından gocunmasak, TSE belgeli malzemeler kullansak, kaliteden taviz vermesek olmaz mı?
Japonya’da farklı bir işlem yapılmıyor, sadece ve sadece kaliteden yani ahlaktan taviz verilmiyor!
Depremde, Japonlar ninni dinliyor!
Bizde, en küçük sarsıntıda millet ağlıyor, vatan inliyor!
 
Not: Deprem anında neler yapmamız gerektiğinden ziyade, depremden önce yapılması gerekenleri yapsak olmaz mı?