Şu ülkede her şeyi becerebildik de bir tek insan olmayı beceremedik. Ne kadınımıza değer verdik, ne çocuklarımıza ne de hayvanlara… Gün geçtikçe insanlığımızı kaybettiğimizin fakında mıyız acaba?

Gerçi kadınları değersizleştirmek önceden de vardı. Hatta önceden eşinden, kayınbabasından ve kayınvalidesinden şiddet görüp de söylemeye korkan o kadar kadın vardı ki. Şimdilerde anlatırlar ‘ya ben nasıl dayak yerdim biliyor musun sesimi bile çıkaramazdım’ diye. Hakkını savunmak yerine alışan kadınlarımız vardı.

Çocuklarda önceden şiddet görürdü, hatta geçen sosyal medya da karşılaştım 30 yaşlarında bir kadın paylaşmış ‘küçükken yıllarca akrabalarımın tacizine uğradım’ diye. Biri sormuş, ‘peki küçükken neden sesini çıkarmadın, pisliklerin tacizine göz yumdun’ diye onun cevabı ise şu, ‘çünkü sesime ses olacak kimse yoktu, ailemin inanmamasından korktum, sanki suç benim suçummuş gibi hissediyordum…’

Ne kadar acı değil mi? Şu çaresizliğe bakar mısınız! Şimdilerde ülkemizde sosyal medya şiddetin ve tacizin sesi oldu. Artık kimse susmuyor. Susmayın ne olursunuz! Susmayın ki o pislikler yaptıklarının bedelini yaşasın!

Kendi başına yemek yiyemeyen çocuklara kalkan elleriniz kırılsın, kadına kalkan elleriniz kırılsın.

Belki tepki alacağım yazdıklarımdan sadece erkeklere atıfta bulunduğumu düşüneceksiniz. Hayır sözüm erkek ya da kadına değil sözüm insan görünümlü pisliklere…

Bunları yapan ne erkektir ne de kadındır bunları yapan insan değildir.

Hayvanların bile taciz edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Gel de şu pisliklerle aynı dünyada nefes al!

Susmasın kimse artık. Siz sustukça, siz bu pisliklere göz yumdukça diğeri de aynı şeylere göz yumacak. Siz konuşun ki belki sizinle aynı şeyleri yaşayıp da susan var, gel ona da cesaret ol, sesine ses ol!