17 Aralıktan sonra başlayan FETÖ ile mücadele özellikle darbe girişiminden sonra yoğunluk kazanmıştı.

Ancak zaman içinde görüldü ki bu mücadele eksik ve güdük kaldı.

Alakasız, daha doğrusu etkisiz kişiler hakkında kovuşturmalar yapılırken asıl karar vericiler, yani bu FETÖ'cuların bütün kurumlara sızmasına vesile olanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmamak bir yana, bunların hepsi aynen bulundukları mevkilerde görev yapmaya devam etmekteler.

Bunu en çok da siyaset kurumunda görmek mümkün.

Sadece iktidar partisinden değil, bütün partilerde.

Ama ne enteresandır ki en fazla temizlik bu kurumlarda yapılması gerekirken hiç bir partide , tek bir kişi bile görevinden alınmadı veya ihraç edilmedi.

Deniyor ki seçimlerde listeler yapılırken bunlar temizlenecekmiş.

Şimdiden buradan söylüyoruz :

Asla böyle bir şey olmayacaktır.

Bunlar buralara o kadar çok sızmış ki bunları ayıklamanız mümkün değildir.

Üstelik “etkin pişmanlık” diye saçma bir kılıf uydurulduysa.

Bunlar aynen en üstten en alta kadar, görevlerinin başında kalmaya devam edeceklerdir.

Çünkü bunlar hiyerarşik düzene göre birbirlerini kollamaya alacaklardır.

Yani herkes aynen görevlerini başında kalacaktır.

Bakanından ,milletvekiline ,bürokratından memuruna kadar.

Doğru mu ey siyasetin içinde veya kurumlarda görev yapan arkadaşlar?

Görev yaptığınız kurumlarda ayak takımından üç beş garibanın veya birilerine ters gelenlerin dışında idari ve yönetici kadrolardan etrafınızda görevlerinden alınan kaç kişi var?

Bunlarla etkin mücadele ancak en tepeden başlayarak ve  taviz vermeden yapılırsa mümkün olabilir.

Ama bunların oralara sızma yoğunuluğuna bakıldığında böyle bir şey mümkün değildir.

Böyle bir girişim yapılmaya kalkışıldığında hangi yapı olursa olsun çökecektir.

Bundan dolayıdır ki özellikle siyaset kurumunda bu tür  temizlik yapılması mümkün değildir.

Bunun tek çıkar yolu siyaset yapılanmasının sıfırlanarak sil baştan yeniden oluşturulmasıdır.

Yeniden yapılanma siyasi yelpazenin tamamını kapsamalıdır.

Sadece fetocuların temizlenmesi için değil, siyaset tıkandığı ve kısır döngüye girdiği için  yeni oluşumlara ihtiyaç vardır

Ancak bu şekilde gerek feto, gerek yozlaşan ve kutuplaşan siyaset  açısından düzlüğe çıkılabilir.

Yeni yüzlere, yeni söylemlere, yeni vizyonlara şiddetle ihtiyaç vardır.

Ülkemizde bunu başaracak fazlasıyla da donanımlı, birikimli ve kudretli insanımız mevcuttur.

Aslında bu durum için şu günlerde yoğun olarak gündemde olan Başkanlık sistemi de bulunmaz  fırsattır.

Bundan dolayı ısrarla Başkanlık sistemi ülkemiz için çok büyük hayırlara vesile olacaktır diyoruz.

Ama nedense karşı olanlar bu sistemi hep belli kişiler üzerinden tartışmakta.

Sanki birilerine  bu Başkanlık vaad edilmiş gibi. 

Anayasada bazı maddelerde sıkıntı varsa da, “atla deve değil ya” ileride tekrar gündeme alınır ve gerekli düzenlemeler yapılır.

Ama şu kesin ki artık yeni şeyler söylemek , yeni şeyler yapma vakti geldi ve geçiyor.

Ünlü mutasavvıfımız Celaleddin-i Rumi‘nin dediği gibi:

Dün dünde kaldı cancağızım,bugün yeni şeyler söylemek lazım.