Bursa Belediyeler Birliğine Üye Belediyelerin Başkan, Meclis Üyeleri ve Personele yönelik “Hizmet İçi Eğitim Semineri ToplantısıKış Dönemi Afyon’da yapıldı.

Toplantının açılış konuşmasını Bursa Belediyeler Birliği Başkanı sıfatıyla Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar yaptı. Konuşmasında COVİT-19 salgının değişik varyantlarla hala toplumu tehdit ettiğini, maske, mesafe ve temizliğin korunmada hala geçerli bir yol olduğunu söyledi.

Dündar, seminerlerin önemini, uygulamadaki faydasını anlatırken “TBB’den arkadaşlar ihtiyaç duyulan konular ve yeni gelişmeleri paylaşacaklar. Bu seminerlerin bir başka faydası da bir arada olmak, birbirimizle kaynaşmak ve birbirimizden bilgi almak. Bu yönüyle de çok faydalı.

 

Bizim yapacağımız iş birliği Bursa’ya kazandırıyor. Başka şehirlerdeki Başkan ve bürokratlar geldiğinde çalışmalarımızın farkına varıyoruz. Kardeş Belediyeleri de gidip görelim. Böylece kendimizin farkına varmamız daha kalıcı olur.

Mazeretleri bir yere bırakarak yeni hizmetler geliştirmeliyiz. Sosyal donatı alanlarını geliştirmeliyiz. Son 50 yılda köyden kente göç hızlandı. Kaçak yapılar çoğaldı. Özellikle salgın sonrası parklarda spor yapanların sayısı arttı. Artık parklar yetmiyor. ‘Yok, olmuyor demek söz konusu değil. Onu takip ediyoruz’ dememiz lazım. Bu bizim işimiz olmasa bile onunla ilgilenmemiz lazım. Vatandaşın direk başvurduğu kapı Belediye. Bütçemiz sınırlı, beklentiler yüksek ama yine de çalışacağız” dedi.

Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin Görev Yetki ve Sorumlulukları, Meclis Komisyonlarının Çalışma Usul ve Esaslarını 5393 Sayılı Kanun, Belediyelere DMO’dan araç alımı ve Teşvikler konusunda TBB Avukatı Yasemin Sezgin, Genel Sekreter Yardımcısı Halil İbrahim Azak, Uzman Abdulkadir Beyribey ve Hasan Korucu eğitim verdi.

Seminerin benim açımdan en güzel yanı Cumartesi kestiğimiz “Doğum Günü” pastası oldu. İnsan ilişkilerine verdiği önem her zaman hissettiğimiz Belediye Başkanımız Oktay Yılmaz burada da beni şaşırtmadı. Kendisi erken ayrılmış olmasına rağmen Başkan Vekilimiz Selim Yolgeçen ve Özel Kalem Müdürümüz Fatih Ören’e talimatıyla ortamın hazırlanmasını sağlamıştı. İYİ Parti Meclis Üyesi Serkan Beklen de programın hazırlamasına en çok emeği geçen kişiydi. İşin en güzel yanı da parti gözetmeksizin her partiden Meclis Üyesinin bir arada olmasıydı. Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bu seminerde akılda kalması gereken çok güzel bir hikaye dinledim. “Siz hazırsanız en şiddetli rüzgarlar çıktığında dahi uyuyabilirsiniz!”

 Çiftliğine bir bekçi arayan yaşlı adam, işe talip olan genç bir adama ne gibi yetenekleri olduğunu sormuştu. Genç adam da yüksek bir özgüvenle cevap vermişti:

“Şiddetli rüzgarlar eserken dahi rahat uyuyabilirim!”

Bu sözler yaşlı adamın kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu genç adamın kendinden emin tavrı da hoşuna gitmişti. Bu yüzden genç adamı işe aldı.

Birkaç gün sonra yaşlı adam ve karısı gece yarısı çok şiddetli esen bir rüzgarla uykularından uyandılar. Adam, bir sorun çıkma ihtimaline karşı oldukça tedirgindi. Her yeri kontrol etmeye başladı. Kapı ve pencerelerdeki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancaların yerlerine takıldığını gördü. Ahır ve Kümesin kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış, hatta içerideki hayvanlar çok sakin görünüyordu. Her şey yerli yerindeydi. Tarım araçları güvenli bir şekilde hangardaki yerlerine yerleştirilmiş, traktör de garajdaydı. Genç adam az ilerideki kulübede huzur içinde uyuyordu.

İşte o anda yaşlı çiftçi genç adamın o gün kendisine ne demek istediğini anladı.

 

“Şiddetli rüzgarlar eserken dahi rahat uyuyabilirim!”

Genç adam, şiddetli rüzgarların olmadığı güzel günlerde bir gün şiddetli bir fırtına çıkarsa çiftlikteki her şeyi kaybedebileceklerini biliyordu. İşte bu yüzden her şey iyi giderken tedbir alacak kadar öngörü ve gereğini yapacak kadar da yetenekli biriydi. Bu yüzden en şiddetli rüzgar eserken dahi yatağında rahat, görevini yapmanın huzuruyla uyuyordu.

Öyle şiddetli bir rüzgara kapıldık ki ne yapacağımızı şaşırdık. Önüne kattığını sürükleyip götürüyor. Her şey kırılıp dökülüyor. Hiçbir şey yerli yerinde değil. Uzun süre ne olup biteceğini seyreden bekçi işin ciddiyetini anladığında vakit çok geçti artık. Sonunda kapıyı pencereyi kapatmaya karar verdi. Peki, ya kırılan dökülenler, onlar ne olacak?