Çileğin Hikayesi

Efsaneye göre Venüs,(Afrodit) yakışıklılığı ile ünlü Adonis’in ölümüne o denli üzülmüş ve ağlamış ki gözyaşları sel olup toprağa akmış. Ve toprakla bütünleşen gözyaşları minik kalp şekilli kırmızı çileklere dönüşmüş.

18. yüzyılda Frezier adlı bir Fransız asker, görevli olarak Şili'ye gönderilir. Dönüşünde ilk kez bu ülkede yediği ve tadına doyamadığı küçük kırmızı renkli bir meyveyi, yani çileği Fransa'ya getirir. Oradan tüm dünyaya yayılan çilek, gülgiller familyasından geliyor.

Çileğin yaklaşık 600 çeşidi olduğu biliniyor. Ülkemizde 6 çeşit çilek yetiştiriliyor. Bunlar; Frenk çileği, turfanda yetiştirilen sera çileği, Arnavutköy çileği, reçel yapımında da kullanılan Bursa çileği, Ereğli Osmanlı çileği ve ormanlarda yetişen yabani çilek.

Çilek yetiştiriciliğinde lider kent; Bursa, toplam çilek yetiştiriciliğinin %50'sinden fazlasını karşılıyor.

Çilek, Sheakesper'in Büyülü Meyvesi

Çilek, ortaçağda kalp şekilli biçiminden dolayı tutkunun sembolü idi. Kimilerince San Francesco Sale’in bir yazısında anlattığı gibi toprakta büyüyen ve yılanlar ile diğer sürüngenler tarafından ezildiği halde onların zehrini özümsemeden saflığını koruyan çilek, masumluğun simgesi idi. Ünlü İngiliz yazar Sheakesper de ısırgan otunun altında ezilmeden büyüyen çileğin güzelliği, saflığı ve hoş kokuyu simgelediğini yazmıştı. Yiyeni büyülediğine inandığı çileğe “sihirli meyve” adını vermişti.