Seçmen siyasi partilerin herşeyidir. Siyasi partileri iktidar yapan da, rezil eden de seçmendir.
Bu durumlar partilerin seçmene gösterdikleri ilgi, alaka ve saygı ile doğru orantılıdır.
Diğer yandan da seçmeni bir bünye, bir organizma olarak kabul edersek her zaman şaşmaz şekilde doğru karar verir.
Seçmenin mesajını okuyabilen partiler başarısını arttırır, mesajı algılayamayanlar yerinde sayar ve bir süre sonra yok olup giderler.
Hafta sonu Bulgaristan’da yapılan parlamento seçimlerinde de her parti kendine göre oy aldı.
Kimileri hedeflerine ulaştı,kimileri başarısız, kimileri daha da başarısız oldu.
Seçimlere katılan partilerin arasında Soydaşlarımızı temsil etme iddiasıyla yeni kurulan DOST partisi de vardı.
Kendilerine belirledikleri yüzde 4 barajını aşma hedefini tutturamasalar da henüz yeni kurulmuş ve teşkilat yapısını daha tam olarak kuramamış bir parti olarak, üstelik parti seçmenine yapılan inanılmaz baskı ve engellemelere rağmen başarılı bir sonuç elde etmiştir. Hedeflenen baraj aşılabilirmiydi?
Tabi ki aşılabilirdi. Hem de çok rahat. Parti kuruluşunda yakalanan rüzgâr bunun işaretini vermişti.
Ancak süreç içinde birçok yanlış yapıldı ve bu da seçimlerin sonucuna etki etmiştir.
Her ne kadar seçimlerde ve öncesinde DOST seçmenine karşı zulme varan yaklaşımlar sergilenip,özellikle ülkemizde oy kullanması adeta engellense de barajın aşılamamasına esas sebep bu değildir.
Parti yönetimi bu konuyu iyi analiz etmelidir. Yoksa bir sonraki seçimlerde baraj aşılamadığı takdirde (ki, bir sonraki seçimlerde esas hedef sadece barajı aşmaktan ziyade eski parti DPS’nin üzerine çıkmak olmalı) artık bu defa başarısızlık olarak kabul edilmesinden öte partinin bir geleceğinin olmadığı ortaya çıkar.
Kaldı ki bir sonraki seçimin bu yıl içinde yapılması güçlü bir ihtimaldir.
Bundan dolayı parti yöneticileri son günlerde olduğu gibi hedeflerine ulaşamamak olarak değişik bahaneler öne süreceklerine, ciddi bir özeleştiri yaparak bir an önce gerekli yapısal düzenlemeleri yapmalıdırlar.
Zira ortada yapılan ciddi stratejik hatalar söz konusudur.
“Yola çıktıklarınızı yolda bulduklarınıza değişirseniz, hem yolunuzu kaybedersiniz hem dostunuzu” diye uyarmıştık daha parti kurulduğunda.
Bu yolda bulunanlar menfaatçi ve eyyamcı olduklarından kendi çıkarlarının peşinde koşar.
Bunlardan ne sağlıklı bilgi alınabilir ne de herhangi bir verim. Ama işin asıl vahim tarafı araba devrilince sizi ilk terk eden tam da bu eyyamcılar olur.
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki bazı yerlerde kendi partinizin MYK üyelerini dışlayıp, onların yerine birilerinin aklına uyarak tam da bahsettiğimiz bu eyyamcılar sorumlu yapılabilir.
Yapılan bu inanılmaz hatalardan dolayı özellikle ülkemizde, bir bölgenin dışında, her yerde başarısızlıktan öte hezimet yaşanmıştır.
Parti gibi örgütlerde düzeni ve disiplini kontrol altında tutmak, varolmak için olmazsa olmazdır.
Yoksa kalkıp;aman bu kırılmasın, aman bunu küstürmeyelim yaklaşımların içine girilirse böyle temelleri olan bir yapılanmanın ömrü uzun olmaz.
“Başarının sırrını bilmiyorum, ancak başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer” demişti birileri.
Seçmenin verdiği uyarı dikkate alınmaz ve özeleştiri yapılacağına, değişik bahaneler aramaya devam edilirse, bırakın yerinde saymayı orta ve uzun vadede parti yok olup gidecektir.
Seçmen çok net mesaj vermiştir: Sizi destekliyoruz ancak bazı şeyleri düzeltmeniz için sizi uyarıyoruz.
Başarıya götürecek yol bahane üretmek değil, hataları düzeltmektir.