Biliyorsunuz, dünyamız çok zor zamanlardan geçiyor bir uzun zamandır… Doğal afetlerin başı çektiği felaketler silsilesinde öldürücü darbeyi ise Koronavirüs vurmuştu.
2019 yılının kasım sonu aralık ayı başı gibi bir zamanda Çin’in Wuhan şehrinde meydana gelen bir olay gibi göründü önce gözümüze…
Hepimiz uzaktan seyredecek ve üzülecektik dünya insanlığı için… ‘Vah vah, ölüyor insanlar’ diyecek rutin ve normal zannettiğimiz hayatımıza tamamen dönecektik.
Ancak aralık ayı bitti 2020 yılı oldu ve bitmedi virüs… Aksine Avrupa’ya sıçradı, taşındı da taşındı, büyüde de büyüdü… Sonu gelir zannedildi ancak her geçen gün ayrı bir tablo çıktı…
2020 yılının mart ayının 10’unun gecesinde Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın ‘açıklaması’ ile artık bizler de ülkemizde yeni tip Koronavirüs’le tanışmış olduk…
Kim bilirdi ki, en yakınlarımızı bile bu sebepten dolayı toprağa vereceğiz. Ölüm kaçınılmaz son ve haktır elbette. İnsanoğlunun tahminlerinin sınırının olma sebebi de tam bu yüzdendi işte…
O günden sonra bambaşka bizleriz artık. Olabildiğince kontrollü, dirençli ve tedbirli bir yaşam tarzımız var. Devletimiz ‘dur’ dese de biz yine de özellikle toplu alanlarda maskemizi çıkarmamaya özen gösteriyoruz. Sonuçta varyantları veya türevleri hala kol geziyor bu illetin…
Yeni normalleşmeye adapte olmaya çalıştığımız bu süreçte Rusya’nın ayranı kabardı bu kez de… Ukrayna’nın ‘NATO üyeliği’ni bahane ederek hunharca bir giriş yaptı…
Sizler bu yazıyı okuduğunuzda 19’uncu günün içinde yer alacak savaş… Rusya Devlet Başkanı Putin’in inanılmaz kararlılığı, Ukrayna lideri Zelenski’nin ‘komedyen’liğinin altında yatan cesareti birçok kaçınılmaz acıyı da beraberinde getirdi.
Herkes müdahale etmeye çalıştı, kimi ülkeler menfaatleri doğrultusunda pozisyon aldı.
En zorda olan ülkelerin başında Türkiye geliyordu… İki ülkeyle iyi bir dostluk ve ticari anlaşması vardı. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyıktı…
Ancak tam koordinasyon sistemine geçildi. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu eşsiz bir strateji belirledi.
Hedeflenen dış politikada doğru adımlar atıldı, arabuluculuk yapıldı. Bunun için en uygun iklim olan Antalya tercih edildi. Ukrayna ile Rusya arasında yumuşama sağlandı.
Bu savaşın bir kazananı olmayacak elbette ama
Eğer bu işin bir vicdani tarafı varsa o da Türkiye’dir… Elimizden geleni yaptıkm ve yapmaya da devam ediyoruz.
Barış en kestirme yoldur ancak kestirmeye giden yol en zordur…