Hastalıklardan korunmanın en önemli unsuru kişinin bağışıklığıdır. Bu durum özellikle viral enfeksyonlarda daha da ehemmiyetlidir. Virüslere karşı etkili ilaç olmadığı gibi sebep oldukları birçok hastalığa karşı  aşı da yoktur.

Bundan dolayı bağışıklık önemli. Ortaya çıkan bu corona salgınında da virüse karşı en önemli mücadele aracı kişilerin bağışıklığıdır. Güçlü immün sistem (bağışıklık)  birçok etkene bağlı. Kişinin sağlıklı olmasından, bağışıklığı güçlendiren yeterli vitamin, mineral ve benzer  madde ve elementlerin  alımına kadar. Bu corona virüsüne karşı da en önemli araç immün sistem olduğundan insanoğlu bağışıklığını güçlendirme amaçlı bazen çılgınlık derecesinde, gelişi güzel her türlü takviye maddeler alma manyasına kapılır.

Ama burada çok dikkatli olunması gereken durumlar var. Gereksiz yüksek miktarlarda alınan her takviye madde telafisi güç hasarlar meydana getirebildiği gibi kişinin hayatına da mal olabilir. Hayatımızı idame ettirmek için temel maddelere ihtiyacımız olduğu doğru.

Bu temel maddelerden biri son günlerde en çok alınan  vitaminlerdir. Evet vitamin ve benzeri maddeler her canlı için olmazsa olmazdır ama bunların aşırı alımında da en az eksikliğinde olduğu kadar ciddi sorunlar yaşanabileceği unutulmaması lazım. Çünkü vitaminler her ne kadar bir organizmanın gelişmesi ve yaşamını idame ettirmesi için olmazsa olmaz maddelerin arasında yer alsalar da, özellikle yağda eriyen vitaminler, "A" "D" "E" gibi, vücutta depolanma özelliklerinden dolayı aşırı alımında bu defa birçok rahatsızlığa sebep olmakla beraber, bazı durumlarda kalıcı hasarlara da sebep olabilmekte. Her ortamda  vitamin gibi takviye maddelerin organ ve sistemlerin gelişiminde ne kadar önemli olduğu, bağışıklığımızın güçlenmesine katkı yaptıkları anlatılır ama bunların aşırı alımında ne kadar  zararlı olabileceklerinden  pek anlatılmaz.

Hep bu tür takviye maddeler şöyle faydalı, böyle faydalı gibi tavsiyeler var. Oysa birçok kişi ortaya çıkan birçok şikayetinin vitamin veya benzeri takviye maddelere bağlı olabileceğinin farkında değil. Mesela yağda eriyen  "A" vitaminlerinin depolanma özelliklerinden dolayı fazla alımında kafa içi basıncı artmasına sebep olduklarından baş ağrısı, güçsüzlük, görme problemleri gibi semptomlar görülebiliyor. Yine aynı grupta yer alan “D” vitaminleri calcium artmasına sebep olarak kas spazmları, kalpte ritim bozukluklarına, kabızlık hatta bazı kanser türlerini tetikleme gibi problemler ortaya çıkarabilir. Aşırı alımında bunlar kalıcı hasarlara da sebep olabilmekte. Aynı şekilde, her ne kadar bazı tıp insanları suda eriyen vitaminlerin aşırı alımında dahi vücuttan atıldıklarından zarar vermediklerini iddia etseler de bu doğru bir yaklaşım değil.  Bunların depolama özelliği yok, ancak aşırı alımında bünyeye zarar verdikleri kesin. Suda eriyen vitaminlerin aşırı alımında vücuttan atıldıklarından zarar vermediklerini savunan  hekim arkadaşlara şunu sormak lazım:

Bu  vitaminler  zarar vermeden atıldığını iddia ediyorlar  ama bu arkadaşlar "su intoksikasyonu" yani "su zehirlenmesi" diye bir şey duymuşlar mı acaba? Yani vücuttan fazlalığı olduğunda en kolay  atılan madde olan "su" bile aşırı alındığında son derece ciddi hasarlara sebep oluyorsa,  suda erime ve depolama özelliği olmadığı için atılan vitaminin aşırı alımında nasıl bir zarara sebep olmadığını iddia edebiliyorlar anlamak mümkün değil. Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenen kişiler gelişigüzel takviye ilaçlar alması doğru değildir.

Bu tür maddeler  kişinin durumu  dikkate alınarak,  ancak sağlıkçıların tavsiyeleri doğrultusunda   alınmalı. Her bünyenin  ihtiyacı farklıdır. Tıp biliminin temel kuralı önce zarar vermemektir. Yani kişiye bir tedavi yöntemi uygulanmadan veya bu amaçla herhangi bir madde verilmeden önce bunun fayda sağlayıp sağlamadığından ziyade önce zarar verip verilmediğine bakılır.