Son zamanlarda sağlıkta işlerin iyi gitmediği açıkça ortaya çıkmaya başladı.

Bundan dolayı karar vericiler yeni çözüm arayışlarına girdiler.

Artık performansa dayalı sistemden ziyade kaliteyi ön planda tutan sistemden bahsedilmeye başlandı.

Ama böyle bir şeyin pratikte uygulanması mümkün değildir.

Böyle  sübjektif değerlendirme temellere dayalı bir anlayış  suiistimallere de açık olacak ve zaten kötüye giden işleri daha da kötüye götürecektir.

Bu baştan düşünülmesi gereken bir durumdu.

Zaten getirilen performans sistemi denen saçma sapan uygulama tamamen popülist yaklaşımın bir ürünüydü.

Arkadaşlarımıza daha başından beri böyle bir sistemin kısa vadede etkili gibi görünse de orta ve uzun vadede ters etki yaratacağını söylemiştik.

Nitekim de öyle olduğundandır ki yeni arayışlar içine girilmiştir.

Bu performans sistemi ile beraber sağlıkta yapılan diğer değişikliklerin ileride en büyük sorunun da şundan dolayı  olacağını belirtmiştik:

Bütün sistem hastaları muayene ettirmek üzerine kurulmuştu.

Hastalar sıra beklemeden istediği hekime rahatça ulaşabilmesi ve muayene olabilmesi amaçlanmıştı.

Ama bu değişiklikleri getirenler şunu anlamadı ki asıl mesele hastanın muayene  olması  değildir.

Asıl mesele hastanın hastaneye başvurma sebebini çözmektir.

Yani derdine çare bulmaktır.

Yoksa hastayı muayene ettirseniz ne olacak tedavi edilemediği sürece.

Yapılan araştırmalarda ve ortaya çıkan istatistiklerde aynı hasta, aynı hastalığından bir çok ayrı hekime ve ayrı hastanelere başvurduğu tespit edilmiştir.

Bu durum ortaya çıkınca da apar topar birileri farklı çözüm arayışları içine girdi.

Bundan dolayıdır ki performans yerine kaliteyi ön planda tutmak gibi absürt ve uygulanması mümkün olmayan öneriler  gündeme gelmeye başlamıştır.

Ama perşembenin gelişi çarşambadan belliydi zaten değil mi?

Siz insana ,yani personelinize önem vermeyip idari yöntemlerle adeta personelinizi hastaların önüne atarcasına hizmet verme zihniyeti içinde olursanız olacağı buydu.

Siz kaliteli hizmeti, yeni bina, yeni cihaz yani fiziki koşulları iyileştirmekten ibaret olarak algılarsanız varacağınız yer bu olacaktı.

Kaliteli hizmetin en önemli faktörü insan faktörüdür.

Kendi personelinize değil de yatırımları binalara yarsanız ortaya çıkan tablo ancak bu olur.

Bu yanlış yaklaşımlardan dolayı sağlık sisteminin girdiği inanılmaz finansal dar boğaz da işin başka vahim bir tarafıdır.

Bir taraftan derdine derman bulamayan hastalar, ve buna rağmen diğer yandan sağlık harcamalarının fahiş boyuta ulaşan zararı.

Ve olayın asıl vahim olan tarafı da, aynen bozulan bütçenin vergileri arttırarak kapatılma gayreti gibi , sağlıktaki inanılmaz boyutlara ulaşan açığını da  hastaların cebinden karşılama gayretidir.

Çözüm mü? 

Bu konu aslında ayrıca bir yazı gerektirecek kadar uzun da özetleyecek olursak:

Öncelikle karar vericiler çalıştırdıkları personele gereken ve bundan öte fazlasıyla hak ettikleri saygıyı gösterecek.

Kurumları öncelikle onların fikirlerini alarak, onlarla beraber ortak akılla yönetecek.

Yoksa hastayı muayene ettirdiniz de ne oldu?

Derdine çare buldu mu?

Bunun sebepleri haftaya devam yazısında.