Fazla detaya girmeyeceğim ama dünyada bilim adamları uzayı ve atomları incelerken geleceği, toplumu aydınlatan bilgiler elde ettiler son yıllarda.

Hawking, ölmeden hemen önce gelecekle ilgili birçok uyarılarda bulundu.

Fizikçiler ışık hızını şimdiye kadarki en yüksek enerjilerde test ettiler!

Bugün dünyada akciğerler bile drone ile taşınmaya başladı.

NASA geçtiğimiz günlerde Mars’ta hayatın var olabileceğini büyük ölçüde kanıtladı.

Bu böyle uzarda gider.

Peki biz bu dünyada neyi tartışıyoruz?

Bazı insanlar beni benden alıyor

Eline bir kez olsun bilimsel bir kitap alıp okumamış ya da herhangi bir kitap alıp okumuş mu meçhul…

Bilim bu kadar ilerlemişken bilimin bile açıklayamadığı durumları bazı insanların o kadar rahatlıkla açıklamaya çalışması…

Elon Musk yanınızda halt etmiş yani

Kimin ne giydiğini, kimin ne içtiğini, ne yediğini, neyi düşündüğünü merak eder hale geldik.

3 saat süren makyajlar, içilmeden dökülen kahveler, kadrajda olsun diye alınan kapağı güzel kitaplar, lüks görünmeye çalışanlar…

Kendini kandıranlarla dolu her taraf. Sadece hayatı değil kendini de sorgulamadan yaşayanlar…

Tanıdınız değil mi bahsettiğim kişileri?

Her yerdeler bunlar

Virüsten daha tehlikeliler

Bilim nedir mesela? Hiç düşündünüz mü?

‘Bilimsel yöntem’ derken kastettiğimiz şey aslında ne? Burada oturup size bunun resmi tanımı üzerinden giderek, ‘Efendim işte bir gözlem yaparız, oradan yola çıkarak bir hipotez geliştiririz, onu test ederiz, yanlışlayabilirsek hipotezi terk eder veya değiştiririz’ gibi şeyler anlatmayacağım. Bunlar, bilimin kâğıt üzerinde nasıl işlediğidir.

Bilimin kalbinde ne var?

Cevap çok basit:

Kandırılmamak…

 Öyle eş dost tarafından kandırılmamak da değil;

Doğa tarafından kandırılmamak.

Kendimiz tarafından kandırılmamak.

Richard Feynman bunu çok güzel bir şekilde ifade etmişti:

“Bilim, kendi kendini kandırmamanın bir yoludur. İlk kuralı, kendini kandırmamaktır. Çünkü kandırılması en kolay kişi, kendinizsiniz”