Ölümden başka her şeyin çaresi vardır diyoruz hep. Evet haklıyız da her şeyin bir çaresi mutlaka vardır zorda olsa. Ama şu ülkenin kanayan yarası çocuk işçiler, dilencilik minik bedenler, mendil satan minik eller… Yok mu bunun bir çaresi. Şu çocukları sokaklarda mendil satmaktan, kağıt toplamaktan ve ya el açıp dilenmekten alı koyan bir çare.

Her gün birden fazla çıkar oldu karşımıza, kimi metro duraklarında, kimi araçların vızır vızır geçtiği ana caddede, kimi karda kışta betonda oturur halde… Ne olacak bu çocuklarımızın hali.

Bak yine kış geliyor, yine betonda oturup tir tir titreyecekler. Yine okul yerine caddelere koşacaklar. Belki de nicelerinde doktor, avukat olacak kafa varken, geleceğini baltalayıp geleceksiz bir hayata mahkum bırakılıyor.

Gerçekten şu ülkede hep yazılan çizilen bir konuyken, neden bir çare bulunmuyor bu çocukların çaresizliğine. onlara para vermek destek çıkmak bir çare değil, daha çok onları bunu yapmaya mahkum bırakmaktır. Sen verdikçe o daha çok işine sarılacak, sen verdikçe o daha çok doğru bir iş yaptığını sanacak, sen verdikçe o daha çoğunu kazanmak için çabalayacak. Buna dur deme vakti geldi.

Onları görünce elini cebine atmayı bırak onları bu mahkum bırakılan hayattan alıp çekmeye çalış. Kiminiz bu nasıl olacak derseniz bende bilmiyorum ama diyoruz ya, ‘ölümden başka her şeyin çaresi vardır’.