Her pazar olduğu gibi bugün de sizlere 2018 yılının son pazar günü için kıssadan hisse çıkaracak bir hikâye aktaracağım.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Genç adam yoğun iş temposundan iyice bunalmıştı. Vakit her zamanki gibi yine akşama yaklaşıyordu.

Mesai kavramına çok yabancı olduğu için evine ne zaman gideceği belli değildi.

Başını iki elinin arasına aldı, gözlerini kapadı. Yaşamını tefekkür etti. Çok para kazanıyordu, iyi bir şirkette yöneticiydi.

Mutlu ve mesut olmak için bunlar yetmiyor zaten.

Birçok insanın imrenerek baktığı bir konumdaydı. Ama yaşadığı hayat hiç de arzuladığı gibi bir hayat değildi.

“Bu ne biçim hayat böyle!” diye söylendi kendi kendine.

Hafta sonları dahi evine gidemiyordu. Toplantılar, iş seyahatleri, yazışmalar ve sürekli koşuşturma ile geçen stres dolu bir hayat.

Ailesine vakit ayıramıyordu. Dostları, arkadaşları ve sevdikleri ile en son ne zaman görüştüğünü dahi hatırlamıyordu.

Bu karamsarlık içinde kıvranırken, birden çekmecesindeki küçük radyosu aklına geldi. Radyoyu açtı. Radyodan yayılan müzik ile biraz rahatladığını hissetti.

Müziğin ardından yaşlı bir adamın konuşmasıyla gayri ihtiyari radyoyu kapatmak istedi. Ama birden durdu.

İlginç bir teoriden bahsedeceğini söylüyordu adam:

Bin misket teorisi…

Adamın anlattıklarını merakla dinlemeye başladı.

“Bir gün oturdum ve biraz aritmetik yaptım. Ortalama bir kişinin 75 yaşına kadar yaşadığını varsayalım. Elbette bazıları daha çok, bazıları daha az yaşar.

Ama biz herkesin 75 yıl yaşadığını varsayarsak.

Bir yılda 52 hafta olduğu için, 75’i 52 ile çarptım ve ortalama ömre sahip bir insanın tüm hayatında yaşadığı cumartesi sayısı olarak 3 bin 900 rakamına ulaştım. Bir de bebeklik ve çocukluk dönemindeki haftaları da çıkarmak gerek.

Şimdi en önemli kısmına geliyorum.

Bütün bunları ayrıntılı olarak düşünmeye 55 yaşında başlamıştım. Yaptığım hesaba göre bu yaşa kadar 2 bin 180’in üzerinde cumartesi yaşamıştım ve eğer 75 yaşına kadar yaşarsam, yaşayacağım cumartesi sayısı sadece 1000 adet olacaktı.

Bir oyuncakçı dükkânına gittim ve elindeki tüm misketleri satın aldım.

1000 adet misketi bir araya getirmek için üç tane daha oyuncakçı dükkânını ziyaret ettim.

Bunları atölyedeki radyomun yanında duran büyük ve şeffaf bir kovanın içine hepsini doldurdum.

O günden sonra, her cumartesi kovadan bir tane aldım.

Kovadaki misketlerin azaldığını gördükçe, hayatımdaki önemli şeyleri daha fazla düşünmeye başladım.

Anladım ki, önceliklerimi düzene koymak ve yaşadığım zamanı daha nitelikli bir hale getirmek için beni en iyi motive edecek şey zamanımın hızla akıp gidiyor olmasıydı…”

Yaşlı adamın anlattıkları o kadar etkiliydi ki, genç adam adeta dünyadan kopmuş, radyoya kilitlenmişti. İlgiyle dinlemeye devam etti.

Yaşlı adam konuşmasını şu cümlelerle tamamladı:

“Programı kapatmadan önce şimdi size son bir şey daha söylemek istiyorum: Bu sabah kavanozun içindeki son misketi de aldım.

Eğer önümüzdeki cumartesiye kadar yaşarsam, bana biraz daha zaman verilmiş olacak.

Unutmayın, yapabileceğiniz en iyi şey kalan zamanımızı daha iyi değerlendirmek ve yaşamak için daha fazla zaman ayırmaktır…”

Evet, bir yılın daha sonuna ve son haftasına girdik.

Bizlerin kovasında acaba kaç misket kaldı. Elbette hiç birimiz bilemeyiz.

Yeni yıla girerken herkes kendi muhasebesi yapacak. Mizanını çıkaracak. Ortaya maddi ve manevi bilançosunu çıkaracak. Herkes elinden geldiği kadar eksiklerini ve artılarını kıyaslayacak.

Yeni yılda kendiniz ve sevdikleriniz için yeni bir sayfa açmak için tercih sizin, karar sizin, hayat sizin.

Hepinize keyifli ve huzurlu pazarlar dilerim.