Türk Dünyası’nın 15 Milli Marşı arasında birinci sırada yer alanı bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyetinin Milli Marşı İstiklal Marşımızdır. Marşımızın doğuş hikayesini bilenlerimiz çok olsa da, hatırlatmak amacıyla tekrar edersek; Türk Kurtuluş Savaşının başlarında, İstiklal harbinin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkanını sağlamak amacıyla 1921 de bir güfte yarışması düzenlendi. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Atatürk’ün silah arkadaşlarından Kazım Karabekir 'den tutunda, Hüseyin Suat Yalçın, Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. "Çanakkale Şehitleri" ve "Bülbül" gibi şiirlerin sahibi Mehmet Akif’in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için önce açılan Yarışmaya katılmamıştır. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey 5 Şubat 1921 tarihinde, Mehmet Akife Yarışmaya katılması için bir davette bulunmuştur. Bu davet üzerine Akif, fikrini değiştirip, Ankara'daki Taceddin Dergahında ki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme alıp Bakanlığa yani Yarışmaya gönderir. Şiirinde Kurtuluş Savaşının kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk Ulusunun Bağımsızlığına, Hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir. Şiir önce cephede askerler arasında okunur. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir askerlerin beğenisini kazanır. 17 Şubat 1921 de Hakimiyeti Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlanır. 12 Mart 1921 de Mustafa Kemalin Başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda şiir, Hamdullah Suphi Bey tarafından okunur. Diğer şiirlerin okunmasına gerek kalmadan Mehmet Akif’in şiiri alkışlarla kabul edilir. Mehmet Akif kazandığı Beş yüz liralık ödülü, Darülmesaiye bağışlar. İstiklal Marşının Türk Milletinin eseri olduğunu söyleyerek, şiirlerini topladığı Safahata dahil etmemiştir. 1930 yılında dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 yılında hazırladığı bu günkü bestesi yürürlüğe konmuştur. Marşımız okunmaya başlandığı anda, içimizde bir ürperme, Ruhumuzda bir irkilme, kalbimizde bir his, bir duygu açığa çıkar. Bunun ne olduğunu dile getirmesek de, içimizde bir yerlerde Atalarımıza duyduğumuz Saygı ve Sevginin Tohumlarının etrafa saçılmasıdır bu dile getirilemeyen özlem duyguları Saygılar…