Bu ay başında normalleşme süreci kapsamında bir dizi yeni kararlar alındı.
Ancak önceki normalleşme kararlarından farklı olarak bu defa risk durumuna göre  ayrılan bölgelerde değişik uygulamalara gidildi.
Önceki haftalarda  karar vericiler "yerinde karar" uygulamasına geçmişlerdi.
Yani her bölgede belirlenen risk durumuna göre ayrı kurallara göre hareket edilecekti.
Bu karar çok pragmatik olmadığını ve uygulama noktasında etkili olmayacağını o günlerde belirtmiştik.
Özellikle yüksek riskli bölgeler izole edilmeden ve buralara seyahat kısıtlaması getirilmeden bu kararların çok anlamlı olmayacağını vurgulamıştık.
Nitekim hafta başında yeni normalleşme ile ilgili yol haritası açıklandığında  bilim insanları da özellikle bu noktanın altını çizdiler.
Bu şekliyle bölgesel uygulamalar pek işe yaramayacağını önümüzdeki gönlerde kendini belli edecektir.
Alınan kararlar hatalı ve esasta eksik olduğunu  hep beraber göreceğiz.
Bu durum hem vaka patlamalarından, hem sağlık sisteminin yükünün artmasından  anlaşılacaktır.
Vaka sayılarına göre risk durumunu görmek için bilgilendirme amaçlı bölgelere ayırmak olabilir ama  uygulama noktasında her bölgeye farklı yaklaşıma gitmek  salgının önlenmesinde pek etkili olmayacaktır.
Bu olabilir ama sadece "çok yüksek" riskli bölgeler için.
O da bu bölgeyi izole etme şartıyla.
Yani giriş çıkışların kısıtlanması koşuluyla.
Yoksa "düşük" , "orta" ve "yüksek"  riskli  bölgelerde farklı farklı uygulamalar  ortaya netice verici bir sonuç çıkarmayacaktır.
Oysa süreç çok daha iyi  yönetilebilirdi.
Hem sağlık, hem ekonomik açıdan bu kadar hasar yaşanmaya bilirdi.
Kasım'da gelen ikinci dalga göz göre göre gelmesine rağmen hızlı ve etkili tedbirler alınamadığından   sağlık sistemi  adeta tıkanma noktasına getirildi.
Allah'tan hava sıcaklığı mevsim normallerinin çok üzerinde seyretti de hasar çok daha büyük olmadı.
Yapılması gerekenler çok basitti.
O tarihlerde biraz daha radikal kararlar alınabilseydi bugünkü tablo ortaya çıkmayacaktı.
İki haftalığına her yer tam kapanmalıydı.
Kasım ayında ikinci dalganın daha ilk günlerinde bu adım atılsaydı her şey kontrol altında tutulmuş olacaktı.
14 gün tam kapanma salgını resetleme imkanı sağlayacaktı.
Durum kontrol altına alınacaktı.
Sonra çıkan her vaka adeta cımbızla  tedavi altına alınarak veya izole edilerek salgının yayılması engellenebilecekti.
Bunun  yerine, hazinede tam kapanmanın faturasını karşılayacak kaynak olmadığından, yarım yamalak  tedbirler alındı.
Ancak  ne esnaf memnun edilebildi, ne de vakalar kontrol altına alınabildi.
"Ne şiş yansın, ne kebap" yaklaşımı içine girildi ama hem şiş yandı, hem kebap
Zaten işin ehli gerçek bilim adamları bunu defalarca da önermişleri,ki biz de bunun gerekliliğini o dönem birçok defa anlatmaya çalışmıştık ama yetkili merciler  farklı yol izlemeye karar almıştı. 
Son olarak bu ayın başında  alınan normalleşme ile ilgili kararlar, yani bölgelerin risk durumuna göre farklı uygulamalara gidilmesi yine beklenen sonuçları ortaya çıkarmayacaktır.
Bölgesel uygulama kararları yetersiz ve eksik.
Bu kararlar üçüncü dalganın gelmesini hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacağını hep beraber göreceğiz.