Hadis-i şerifimiz der ki:

"İş ehli olmayana verildiği zaman kıyameti bekle"

Hangi sektör olursa olsun bir iş liyakat sahibi kişiler tarafından yapılmıyorsa çöküş kaçınılmazdır.

Buna örnek sayısız şirket, kurum ve hatta ülkeler var.

Ama hepsi bu gerçekler bariz şekilde ortadayken insanoğlu neden hep aynı hataları yaparak işbaşına bilgisiz ve donanımsız kişiler getirir?

Genel olarak bunun sebebi yönetici pozisyonlarında olan kişilerin her şeyi kendi kontrolleri altında tutma amellerindendir.

Bundan dolayı bu tür kişiler liyakatten ziyade kendilerine itaat edecek kişilerle çalışmak ister.

Bir işi hakkını vererek yapma becerisinden öte istediklerini yaptırabilecek kişileri göreve getirirler.

Bu özelliklere en uygun kişiler yakın ve akrabalardır.

Yakın ve akrabalarınızı da belli görevlere getirebilirsiniz. Olabilir.

Herkes tanıdığı ve güvendiği kişilerle çalışmak ister.

Ama burada olmazsa olmaz kriter o kişinin getirildiği görevin ehli olmasıdır.

Yoksa bu durumlar çok farklı sonuçlara sebep olabiliyor.

Her şeyden öte o görevi hak edenin hakkının yenmesi.

Son zamanlarda neredeyse gün geçmiyor ki medyada tam da bu yakın ve akraba kayırma (nepotizm) haberleri çıkmasın.

Belediyelerde, kamu kuruluşlarında, hatta bilim, ırfan ve ahlak yuvası olması gereken üniversitelerde bile bu tür istismarlar yaşandığını görüyoruz.

Ki bunun yansımaları da fazlasıyla hissediliyor.

Ekonomiden sağlığa, eğitimden kültür sanat ve spora kadar her alanda resesyon ve gerileme yaşıyoruz.

Kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu en derin kriz yaşadığımız dönemlerin bile altına çekti.

Salgın, şimdilik havaların sıcak gitmesinde dolayı pek yansımasa da, sağılığın da nasıl yönetildiğini ortaya çıkarmıştır.

Eğitimde gelişmiş dünya seviyelerinin çok altındayız.

Kültür sanat yine aynı şekilde.

Kapatılan kültür merkezleri, desteğin kesildiği sanat faaliyetleri.

Spordan bahsetmeye gerek bile yok.

En popüler spor olan futbol takımlarımız başta olmak üzere durum ortada.

Neredeyse kurum ve kuruluş yok ki aksaklık yaşanmasın.

İktidar ilk yıllarında bu konularda hassas davransa da daha sonra bu çizgisinden saparak makamlara ehliyetsiz kişiler yerleşmesine göz yumdu.

Ancak iktidarın asıl hatası buralarda görev yapanların yetersizlik ve usulsüzlükleri ortaya çıksa bile bunlar hakkında gerekenleri yapmayıp görevlerine devam etmelerine hatta bazılarının terfilerine göz yummasıdır.

Hala birinci siyasi güç olsalar da hızla erimeye devam eden desteğin temel sebebi tam da bu liyakatsiz kadrolardır.

Aslında iktidar kendi kazdığı kuyuya düştü.

Yıllarca izlediği kutuplaştırma politikalarından dolayı kendini kendi seçmenine mahkûm etti.

Bundan dolayı zaten her geçen gün azalan desteğin daha da düşmesinin önüne geçmek için bunları görevden alma lüksü kalmadı.

Hele ki bu kişilerin birçoğu değişik cemaat ve benzeri toplulukların temsilcisiyken bunu yapması hiç mümkün değil.

Böyle olunca da iktidar iktidara gelmelerine vesile olan en önemli unsuru göz ardı etmiş oluyor.

Adaletli olmayı.

Fazla uzatmatan Nisa Suresi 58'inci ayetini hatırlatalım ve kapatalım: "Allah size, mutlaka işleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder."