Mübarek ramazan ayında oruç tutmak Allah’ın (c.c.) emridir.

İslam’ın beş temel şartından da biridir oruç.

Orucun temel hedefi ve gayesi bu dünyada iyi bir insan olma ve başkalarına faydalı olma prensibidir.

Dolayısıyla bütün ibadetler gibi, orucun da temel hedefi aç veya susuz kalmak değil; ya da farz bir ibadeti yerine getirmekle mesuliyetten kurtulmak da değil.

Oruçta hedef, diğer ibadetler gibi inanan insanın iradesini geliştirmesi ve insanlık için kötü olan her şeye karşı gelmesi; iyi olan her şeye de destek verme azim ve iradesini gösterebilme cesaret ve çabasıdır.

Oruç tutarak iradesini geliştirmeyen ve hem kendi toplumunda, hem de dünyadaki “haksızlık ve yanlışlara” karşı bilenmeyen ve insanlık için “faydalı” olan her harekete destek vermeyen inançlı bir insanın orucu; Allah’ın istediği bir oruç değildir.

Çünkü Allah’ın, kimsenin aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur.

Yani orucu biz, kendimiz için tutuyoruz: İrademizi güçlendirmek, çelik bir iradeye kavuşmak; böylece bütün “Evrensel kötülüklerle” mücadele edebilecek ufka çıkmak ve yanlışlara karşı meydan okuyabilmek için!

İnsan ister oruç tutsun ister tutmasın diğer sorumluluklardan istisnai bir durum söz konusu değil.

Bütün canlıların üzerimizdeki hakları bakidir.

Yılın sadece bir ayında değil on iki ayında da hak ve hukuka riayet etmeliyiz.

İnsanların hakkını yiyerek, gasp ederek, bilmemezlikten gelerek, unutturarak, üstüne yatarak,  gücünü kullanarak, tehdit ederek, korkutarak, yalan söyleyerek sonradan da tövbe ederek kul hakkından kurtulamayız.

Hayır ve hasenat işleri mübarek ramazan ayında yapmak özel ve güzeldir ancak diğer on bir ayda da gücümüz nispetinde istikrarlı bir şekilde devam ettirmeliyiz.

Yaptığımız hayır ve hasenatları şahsi varlığımızdan yapmalıyız.

Özelikle şan ve şöhret için kamu malından hayır adı altında adaletsizce, fütursuzca, şuursuzca birilerine peşkeş çekerek hayır yapmak değil kul hakkı yemek olur.

Emanete hıyanet olur. Bunun hesabını hiç kimse veremez ve aklanamaz.

Allah (c.c.)  kulunu emirlerini yerine getirip getirmeme konusunda imtihan etmek için farklı ibadetler ve görevler yüklemiştir. Kulunun ise bu emirlere ne derece uyup uyulmadığı önemli.

İşte, Allah’ın emrettiği oruç sadece aç kalmak değil, bir bütün olarak görülmeli ve uygulanmalıdır.

Oruç tutup aç kalmışsın ancak bilerek bütün hakları çiğneyip yutmuşsan zaten hapı yutmuşsun demek.

Oruçlusun ama Allah’ın yasak ettiği her şeyi yaparsanız, Allah’ın emrettiği orucu tutmuş olmuyorsunuz.

Hepimiz iyi niyetlerle elimizden gelen bütün gayreti göstere bilmeliyiz.

Gerçek anlamda gücümüzün yettiğidir.

Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez.

Allah’ın emrettiği şekilde herkese oruç tutmayı nasip etsin.

Toplumda yaşanan pek çok sorunun altında adaletsizlik ve merhametsizlik yatmakta…

Adalet ve merhamet yoksunluğundan dünyanın dört bir yanında katledilen masum canlar, akan kanlar, yükselen feryatlar var.

Bu feryatlara kulak tıkayamayız.

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) şöyle buyurur: “Bir kötülük gördüğünüz zaman elle düzeltin. Buna gücü yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışsın. Buna da gücü yetmezse kalben buğz edin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”

İslâm bilginleri, ‘Elle düzeltmek devletin, askerin ve polisin vazifesidir. Dille düzeltmek eğitimle, ilim adamlarının görevidir. Kalben buğz etmek de halkın vazifesidir’ der.

Allah (c.c.) adaletiyle değil, bizlere merhametiyle merhamet etsin.