Her pazar olduğu gibi bugün de sizlere 2019 yılının ilk pazar günü için kıssadan hisse çıkaracak bir hikâye aktaracağım.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Cilt hastası, kel ve kör üç kişi vardı.  Allah (c.c.) bu üç kişiyi imtihan etmek istedi de kendilerine bir melek gönderdi. Melek cilt hastası olan kişiye geldi ve:

-Hangi şey sana daha sevimlidir?

 diye sordu.

- Güzel vücut, güzel ten ve halkın iğrendiği abraşlığın benden giderilmesidir, dedi. Melek onun vücudunu sıvazladı, hemen çirkin manzarası gitti; kendisine güzel bir renk, güzel bir ten verildi.

Melek yine sordu:

- En çok hangi maldan hoşlanırsın?

-Deve'den, dedi. Ona, on aylık bir dişi deve verildi.

Sonra melek kelin yanına geldi ve ona:

- En çok hangi şeyi istersin?

 diye sordu.

-Güzel saç ve şu kelliğin benden gitmesini, dedi.

Melek onu da sıvazladı, kelliği gitti; kendisine güzel bir saç verildi.

- Hangi mal daha çok hoşuna gider?

- Sığır, dedi. Ona da yüklü bir inek verildi.

Daha sonra melek, kör'ün yanına geldi ve ona da sordu:

- Hangi şey daha çok hoşuna gider?

Gözlerimin görmesi dedi. Melek onu da sıvazladı. Gözleri açıldı.

- Hangi mal daha çok hoşuna gider?

- Koyun, diye cevap verdi. Ona da kuzulu bir koyun verildi.

Üçüne de dua etti.

Bir müddet sonra deve ve sığır sahiplerinin bu hayvanları yavruladı, koyun sahibinin koyunu da kuzuladı. Öyle ki; deve sahibinin bir vadi dolusu devesi, sığır sahibinin bir vadi dolusu sığırı, koyun sahibinin de bir dere dolusu koyunu oldu.

Derken bir zaman sonra melek, ilk görüştüğü andaki suret ile Abraş'a geldi:

- Ben yoksul bir adamım, dedi, yolculuğum esnasında maişet imkânlarım kesildi. Bugün gitmek istediğim yere varmam, ancak evvelâ Allah'ın, sonra da senin sayende olacak. Sana güzel renk, güzel ten ve bolca mal veren Allah hakkı için, ben senden bir deve istiyorum ki onunla yolculuğumu yapabileyim.

Abraş:

- Hak sahipleri çoktur yardım edilecek pek çok yer var, sana verecek malım yoktur, dedi.

- Ben seni tanıyor gibiyim. Sen halkın tiksindiği Abraş değil misin?

- Ben bu mala ancak ata'dan ata'ya intikal ile varis oldum, dedi.

- Eğer iddianda yalancı isen, Allah seni eski vaziyetine çevirsin, dedi.

Sonra melek kel adama geldi. Ona da Abraş'a dediği gibi dedi. Kel de Abraş gibi reddetti.

- Eğer yalancı isen, Allah seni önceki hâline soksun, dedi.

Sonra melek köre geldi ve dedi ki:

- Ben yoksul biriyim; yolda kaldım, yolculuğum esnasında maişet sebeplerim kesildi. Bugün gitmek istediğim yere varmam, önce Allah, sonra da senin sayende olacak. Sana gözünü iade eden Allah hakkı için, senden bir koyun istiyorum ki; yolculuğumda onun sütünden gıdamı alarak memleketime varayım.

Bunun üzerine o adam:

- Dilediğin kadar al, dilediğin kadarını da bırak. Vallahi bugün, Allah için alacağın hiçbir şeyde sana güçlük çıkarmayacağım, dedi.

Melek de:

- Malın sana kalsın. Siz imtihan olundunuz. Allah senden razı olundu, diğer iki arkadaşın ise sınavı geçemediler.

Nankörlük ve cimrilik büyük bir hastalıktır. Tedavi edilmezse sonu hüsrandır.

Dün ne idin bugün ne oldun; yarın ne olacağını bilmeyen insanoğlu.

Geçmişini gizlemek kimseye fayda vermez. Geçmişten ders çıkarmamız gerek.

Sorumluluklarını yerine getirirken sorun çıkarmadan, intikam ve kin beslemeden adil olmak mühimdir.

Gördüğü iyiliği unutan, size yapılmış bir iyiliği unutmak nimeti ve iyiliği inkârdır. Hem maddi hem de manevi olarak uçurumun kenarına itebilir.

Nankör insan her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.’

Her daim şükür edenlerden ve cömert olanlardan olalım inşallah.

Hepinize keyifli ve huzurlu pazarlar dilerim.