Son günlerde gündemi en çok meşgul eden konu Musul.

ABD önderliğinde bazı unsurlar Musul’u IŞİD’in elinden kurtarmak için operasyon başlattı.

Operasyona katılanlar arasında herkes var ancak Musul üzerinde  en çok hakkı olan biz yokuz.

Neden orada olmadığımız hakkında çok fazla şey yazılıp söylenebilir ama konumuz bu değil.

Burada altını çizmek istediğimiz Musul’un bu ortamda bizim için bir tuzak olduğudur.

Neyin tuzağı?

Kürt devletinin kurulması ve bizi bölmek için bir tuzak.

Suriye konusunda bizi oyuna getirdikleri gibi, Kürt devleti için de oyuna getirme amacı vardır.

Dikkat edilirse Musul harekâtı gündeme geldiğinden beri ısrarla bu harekattaistenmediğimiz vurgulanmakta.

Bir taraftan bunlar söylenirken, diğer taraftan da aslında bizim oraya asker göndermemiz için kışkırtıcı demeçlerverilmekte.

Bunun en bariz örneklerinden biri Irak Başbakanı’nın demeçleridir.

Burada amaç bizi kışkırtıp oraya asker göndermemizdir aslında.

Operasyona katılmak için bizi davet ettiklerinde bize açıkça saldıramayacaklar. Ama kendi inisiyatifimiz ile oraya gittiğinizde orada bulanan bütün unsurların hedefi haline geleceksiniz.

Çünkü artık oraya bir defa girdiğinizde, oradan girdiğiniz gibi çıkamazsınız.

Orada yüksek sayıda şehit verildiğinde ki aynen öyle olacaktır, artık bu işin içine gırtlağınıza kadar bulaşmışsınız demektir. .

Orada hiç bir şey elde edemeden  geriye sadece ağlayan analar kalacaktır.

ABD ve müttefikleri  oradaki petrol ve doğal gaz yataklarından dolayı sizin  orada pay sahibi olmanıza asla izin vermeyecektir.

Bunun ötesinde asıl sorun, orayabir defa girildiğinde bu işin ülkemizin parçalanmasına kadar gideceğidir.

Bu günlerde uzman yorumlarına bakıldığında da, liboş ve eyyamcı yazarlar hariç, bu görüşün hakim olduğu görülmekte.

Biz de bu konu hakkında bir yıl  önce (21.11.2015 tarihinde) “Planlanan Kürt devleti için ikinci aşama “ başlıklı yazı yazmıştık.

Bu yazımızda bu plan için önce ülkemizi Suriye ve Irak’a sokacaklarını ve ısrarla bu oyna gelmememiz gerektiğinin altını çizmiştik.

Sonuç olarak bu konjoktürde bizim için Musul konusu beladan başka bir şey değildir.

Doğrudur: Orası Misak-i Millidir odur , budur . 

Ama “kodum mu oturturum “siyaseti güdülmeye kalkışılırsa, değil Misak-i Milli mevcut topraklarınızı da kaybetmek durumunda kalacaksınız.

Bundan dolayı  Musul konusunda çok dikkatli ve akıllı adımlar atılmalı. En azından şu an için mevcut durumlar bunu gerektiriyor.

Aslında bu durumlara hiç düşmeyebilirdik.

Yıllardan beri gerek Ortadoğu, gerek Balkanlar konusunda planlarımız ve stratejilerimiz olsaydı bu durumların hiç birisi yaşanmazdı.

Irak ve Suriye’de Türkmen kardeşlerimize, Balkanlardaki soydaşlarımıza yeterince sahip çıkıp onları örgütleyebilseydik oralarda yaşanan sıkıntıların hiçbirisi yaşanmazdı.

Burada birçok yazımızda oyun kurucular arasında yer almak istiyorsak gelişmelere göre değil, özellikle Balkanlar ve Ortadoğu ile ilgili  önceden hazırlanmış orta ve uzun vadeli stratejilerimizin olması gerektiğini, kısaca her türlü senaryolara hazır olmamız gerektiğinin altını çizmiştik ısrarla. Yoksa dedik başkalarının yazdığı senaryolarda ancak figüranlık yaparız.

 Son yıllarda Ortadoğu’da yaşanan olaylarda en fazla biz etkilendiğimiz halde sadece seyirci kaldığımız gibi .