Aslında yolsuzluğunu, hırsızlığın kalıbı-kılıfı yoktur. Mayasında bozukluk olan,ahlakında eksiklik olan, aç gözlü her bireyin yapabileceği bir durumdur. Devletin malını teslim alan yetkili kişilerin görevleri; halkın vergileri ile alınan, vergilerle yapılan icraatları gerçekleştirmek ve devlet malını korumaktır. Yaptıkları işin karşılığı olarak da her aybaşında maaşlarını takır takır alırlar. Az ya da çok devlet memurluğunu seçen bireyler takdir edilen maaşı kabul etmiş olur. Memur,  uzman, şef, müdür, genel müdür, daire başkanı, il müdürü gibi sıfatlarla devlet malını teslim alanlar bu  görevi en iyi şekilde yapmakla mükelleftir. Lakin günümüzde bu durun hiç de böyle değil.

Dün internet ortamına düşen bir haber ne hale geldiğimizi özetler gibiydi.  Bir devlet kurumunun il müdürü ihaleye fesat karıştırmaktan, yolsuzluk yaptığı iddiası ile görevden alınıyor. Hemen akabinde de bir kilo altın ile kaçarken polis tarafından yakalanıyor. Kim bu adam? Daha dün kadar Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüten Veysel Durgun.  İl milli eğitim müdürü iken müteahhitlerden topladığı yaklaşık 1 kilo altını yiyemeden yakalanıyor. Dahası bazı okul müdürleri de bu çarka dahil oluyor.

Ne kadar acı değil mi? Devlete, vatana, millette, hayırlı, faydalı gençler yetiştirmesi beklenen kurumun en üstündeki adam en çürük çıkıyor. Bu insanların yetiştirdiği çocukların geleceğini düşünemiyorum. Balık baştan kokarsa arkasının durumu çok vahim olur. Tabi çok önemli bir konuyu da atlamamak lazım.  Birkaç kişinin pisliği tüm milli eğitim camiasına mal edilmemeli. İdealist, dürüst, ahlaklı çizgisinden asla ödün vermeyen öğretmenlerimizin de ellerinden öperim.  Çürük elmalar temizlendi mi kasada kalanlar bozulmaz.