Akın Alıcı'nın derlediği ‘Hayata yön veren öyküler’ kitabından hoşuma giden bir hikayeyi özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım özelikle gençler olmak üzere herkes nasibine düşen dersi çıkarır bu hikâyeden. Ve inanıyorum ki meslek seçimlerinde kendilerine çok faydalı olacaktır.
Çok eski zamanlarda bir gencin en büyük isteği; herkesin yapmaya cesaret edemediği bir iş yapmakmış.
Günlerce ne yapabilirim diye kafa yoruyormuş.  
Çevresinde herkes avcı imiş ama bir tek ejderha avcısı yokmuş. "Tamam, sonunda bir iş buldum" diye çok sevinmiş.
Ardından ejderha avlamanın inceliklerini öğrenebilmek için sormuş, soruşturmuş. Sonunda ormanda yaşayan birisinin olduğunu duymuş ve onu bulmak için yola çıkmış.
Günlerce süren yolculuktan sonra ejderha avcısına kavuşmuş.
"Çok uzaklardan geldim yanınıza, lütfen ejderha nasıl avlanır bana öğretir misiniz?" diye ısrar etmiş.
Uzun zaman önce bıraktığı mesleğini bu kadar öğrenme heveslisi kişiyi önce baştan aşağı bir süzmüş. Akabinde ona oturmasını söylemiş ve uzun yoldan gelen bu gencin karnını doyurmak için ikramda bulunmuş.
Gelen gencin hevesini kırmadan bu sevdadan vazgeçirmeye çalışmış.
Bak, demiş, sana bir hikâye anlatacağım. Bir zamanlar balıksız bir göle genç bir ördek gelip yerleşmiş. Gün boyu etraftaki tohumlarla beslenen genç ördek gece olunca da yıldızların suya yansımalarını balık sanıp onları avlamaya çalışmış. Gölde balık olmadığından habersiz genç ördek, buranın balıkları da gece çıkıyorlar galiba, diye düşünmüş. Akşam olunca balık yakalayacağı umuduyla suya dalan ördek her seferinde eli boş dönmüş.
Günler günleri kovalamış ve sonunda ördek balık yakalama düşüncesinden vazgeçmiş. Gölde artık balık yakalayamayacağına o kadar inandırmış ki kendini ördek, bir süre sonra göle akan nehirlerle gelen balıklar yanından süzülerek geçse bile dönüp bakmamış.
Ejderha avcılığı da yıldızların suya yansımaları gibi artık, bu sebeple zamanını ve gücünü gerçek balıklar avlayabileceğin hedeflerin için kullan, burada vakit kaybetme.
Ancak genç ejderha avcılığı öğrenmeden köyüne dönmemeye kararlıymış.  
Bu isteğinden bir türlü vazgeçirememiş. Bakmış karşısındaki ısrarını sürdürüyor, o zaman usta ejderha avcısı şartlarını şöyle sıralamış:
Dört yıl ormanda benim yanımda kalacaksın.
Bu dört yılda sürekli sana vereceğim kitapları okuyacaksın.
Ayrıca tüm bu eğitim için bana para vereceksin.
Genç tüm bu koşulları kabul etmiş.
Dört yıl boyunca ustası ne dediyse hepsini yapmış. İyi bir eğitim dönemi geçirerek ejderha avlamanın yollarını tamamen öğrenmiş. Artık köyüne dönme vakti gelmiş.
Ustası ile vedalaşarak ayrılmış. Genç köye gururla girmiş. Artık bir ejderha avcısıymış.
Tüm yeteneklerini bir an evvel göstermek istiyormuş. Ayrıca tüm parasını eğitimi için harcadığından hemen bir iş bulup çalışması da gerekiyormuş.
Bir tüccarın kapısını çalmış, Bana uygun bir iş var mı diye sormuş.
Tüccar, ne iş yaparsın demiş. Genç gururla ejderha avlarım, demiş.
Tüccar burun kıvırarak, Şimdilik böyle bir ihtiyacım yok ama gerekirse ben haber yollarım sana, diyerek kapıyı onun yüzüne kapatıvermiş.
Hiç beklemediği bu cevap karşısında şaşırmış genç bunu bir şanssızlık olarak görmüş ve diğer iş sahipleriyle de görüşmüş. Fakat hiçbirinden olumlu cevap alamamış.
Günlerce iş aramış ancak kimse ejderha avcısına iş vermek istemiyormuş. Zaten etrafta ejderha falan da yokmuş.
Yine bir gün, kapısını çaldığı güngörmüş bir iş sahibi, onun nasıl ejderha avcısı olmaya karar verdiğini öğrenince yeni bir meslek edinmesine yardımcı olacağını söylemiş ve ardından da eklemiş:
Yaşamda her insan sevdiği işi yapmalı elbette. Ancak sevdiği işi seçerken insanlığa bir faydası var mı, etrafımda buna ihtiyaç var mı ona da bakmalı. 
Bu ikisi bir araya geldi mi başarı yakalanır. Oluşan yorgunluk mutluluğa dönecektir. Yani sözün özü doğru hedef, başlayacağın hayat yolculuğunun ilk adımını doğru atmaktır... 
Gömleğin ilk iliği yanlış atılırsa devamında düzen beklemek nasıl fayda etmezse hedefsiz ve gayesiz bir hayat sizi yalpalamaya götürür doğru adım atmanızı engeller...