"Mart'ın sonu bahar…"

Muhalefet ittifakının yerel seçimlerdeki ana sloganıydı.

Peki, bahar geldi mi?

İklimsel açıdan gelmediği kesin de; ülkemiz uzun yıllardan beri en soğuk ve yağmurlu Nisan ayını yaşıyor.

Siyasi açıdan geldi mi?

Her ne kadar en önemli büyük şehirlerin birçoğunu kazanmış olsa da, ki muhalefet ittifakı açısından bakıldığında gerçekten büyük başarı, siyasi baharın geldiği de söylenemez.

Bunun söylenebilmesi için iktidarın genel oy oranı yüzde ellinin altında kalarak, iktidarları tartışılır hale gelmesi gerekiyordu.

Ki iktidar geçen yıl yapılan genel seçimlerdeki oy oranını korumakla kalmamış, iki en önemli ve stratejik büyük şehirdeki ilçelerde ezici üstünlük sağlamıştır.

Zaten slogan özü itibarıyla daha çok genel seçimlere uygun bir slogandı.

Yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuca göre, kaybedilen büyük şehirlere rağmen, iktidar seçmenlerin nezdinde bir nevi güven tazelemiş oldu.

Ama bunun yanı sıra bugüne kadar olmadığı oranda ciddi de uyarı almıştır.

Yani ülkemiz insanına tek bir organizma ve irade olarak bakacak olursak yine çok isabetli bir seçim sonucu ortaya çıkmasını sağlamıştır.

İktidar kanadı açısından bakıldığında, Haziran 2015 genel seçimlerini saymazsak, ki oradaki sonuç yanlış "açılım" politikalar sayesinde olmuştu, ilk defa bu kadar ciddi ikaz edilmiştir.

Seçimleri muhalefet mi kazandı, iktidar mı başarısız oldu?

Bunu iki taraf da iyi tahlil etmeli.

Bize göre muhalefet çok fazla zafer sarhoşluğuna kapılmadan genel seçimlere kadar  çok daha esaslı program  ve stratejiler üzerine çalışmalar yürütmeli.

Çünkü ortaya çıkan sonuç muhalefete güvenoyundan çok, iktidar kanadına uyarıdır.

"Saptığın  yol, yol değil" uyarısıdır.

Bu güne kadar ülke yönetimini hep iktidara teslim eden seçmen, bu defa ciddi uyarıda bulunma gereği hissetmiştir.

Bunun için fazlasıyla sebebi de var zaten.

Muhalefet sonuçları iyi okuyamazsa, yani sonuçların daha çok iktidarın başarısızlığından kaynaklandığını,  bir sonraki seçimlerde yine beklemediği sonuçlarla karşılaşabilir.

Tabi burada en önemli konu iktidarın atacağı adımlardır.

Ortaya çıkan tabloyu iyi analiz edip gerekli tedbirleri alamazsa kaçınılmaz olan ile karşı karşıya kalacaktır.

Bunun için yapması gerekenler bellidir ki bu konuda geçen yılki genel seçimler sonrası da aynı uyarıları yapmıştık; 

O son günlerde sık sık telaffuz edilen ve aslında çok önceden yapılması gereken ve yapılsaydı belki bu sonuçlar ortaya çıkmayacak  "yapısal reformların" ivedilikle uygulanmasıydı. 

Zira ekonomi başta olmak üzere ki mevcut konjonktürde en önemli etkendir, işin başına öncelikle ehliyet sahibi kişiler getirilmelidir.

Ama bize göre asıl yapılması gereken “zihniyet reformu”dur.

Ülke  insanımızın değerlerine saygı gösterilmesidir.

Sadece bir kısmın değerlerine değil, tüm ülke insanımızın, herkesin değerlerine eşit şekilde saygı gösterilmeli.

Sonuç olarak  muhalefetin  "baharı" başka bahara kaldı da… ki dışarıdaki hava da aynı fikirde, burada önemli olan iktidar cephesinin atacağı adımlardır.

Çünkü milletimizin iktidara:

"Köprüden önce son çıkış"  uyarısı yaptığı çok net  bir gerçektir.