Arkadaşlarımızın muhtarlarla yaptığı röportajlarda ilginç tespitler, yorumlar var.
Bunları okudukça demokrasinin beylerinin yanı sıra 'mahallenin milletvekilleri' söyleminin cuk oturduğunu görüyorum.
Okuduğum vaatler arasında ilginç diyaloglar olduğu kadar ayağı yere basan vaatler de var. 
Ama benim öyle bir tespitim oldu ki ötekileştirme kelimesi o mahallenin lügatından çıkarılmış.
Giresunlu bir muhtar adayı hakkında Muşlu vatandaşlar konuşuyor, muhabir arkadaşımız ve aldığı yanıtlar “İşte benim milletim, benim köylüm, benim işçim, benim vatandaşım lafın özü 81 milyon böyle olmalı" dedirtti. 
Ne mi diyor arkadaş, aynen şöyle konuşuyor:
“Ben Muşluyum... Arkadaşım Giresunlu... Ama biz bu mahallede birbirimizi asla ötekileştirmiyoruz...
Bazı yerlerde duyuyoruz, kulağımıza geliyor şehircilik, hemşericilik yapıldığı... Bunlar çok yanlış işler...
Ama sağ olsun bizim muhtar adayımız, önceki yaşantısında olduğu gibi şimdi de böyle ayrımcılığı gündeme getirmiyor, getirmeye çalışana da tabiriyle söylüyorum, ağzının payını veriyor."
Şimdi neyi önemli bunun demeyin.
Seçim dönemlerinde duymuşsunuzdur muhtarlık nedeniyle çıkan kavgaları, boş yeren akan kanları ve toprağa verilen canları... 
Neymiş, bir mühür için...
O yüzden bu güzel diyalog tüm ülkeye örnek olmalı.
Muhtarlarımızın bu yarışta centilmenliği elden bırakmaması en büyük temennimiz.
Kadın muhtar adaylarımızın da maşallahı var.
Mahallenin mührüne sahip olmak için gerçekten güzel bir yarışın içindeler.
Ben canı gönülden başarılı olacaklarına inanıyorum.
Hepsinin yolu açık olsun.
31 Mart'a bir aydan fazla bir süre kaldı.
Genel seçim havası yok ama muhtarlarımız kıyasıya bir rekabet içinde çalışmalarını sürdürüyorlar.
Allah hepsinin yolunu açık etsin.