Nerede eski bayramlar demeyelim. Bayramın eskisi yenisi olmaz. Nerede eski insanlar bayramlara renk kattığı güzel insanlar diyebiliriz. Bayram güzelleştiren de özel yapan da bizleriz. Bu dini bayramımızın özellikleri her geçen gün insanların gözünde bayramlıktan çıkıp tatil vesilesi olmaya başladı... Oysa bu ilahi yanı olan bayramımızın bu özelliklerinden bahsetmek istiyorum bugün... 

Hazreti Adem (a.s.), oğulları Kabil ve Habil’in arasındaki bir meselenin çözülmesi için, Allah Teala’ya kurban sunmalarını teklif etti. Kabil, kurban niyetine bir demet buğday getirdi. Habil ise sürüsünün içinden en güzel ve semiz olan koçu getirerek Allah (c.c.) için kurban etti.

Kabil katı tabiatlı, Habil ise takva sahibi idi. Habil’in kurbanı kabul olmuş, Kabil’in kurbanı ise reddedilmişti.  Kabil kendi kurbanının kabul olmadığını görünce, kardeşi Habil’e haset etti ve “Seni öldüreceğim” dedi ve öldürdü. Allah Teala onların bu hikayesini Kuran-ı Kerim’de şöyle zikreder… “Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti” ( Maide 5/27)

Hz. İbrahim (a.s.) bir ara oğlu İsmail’i kurban ettiğini rüyasında görür ki bu bir ilâhî vahiydir. Hz. İbrahim durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu söyler. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmeye hazırlanırken Cenâb-ı Hak onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmail’e bedel olarak bir koç gönderir. Hz. İbrahim de oğlu yerine koçu kurban eder.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed de (s.a.v.) ilk Kurban Bayramı’nda 2 kurban kestirmiştir. Bunlardan bir tanesinin duasını: “Allah’ım! Bu senin birliğine ve senden bana gelenlere şehâdet eden bütün ümmetim namınadır.” şeklinde yaparken diğerinin duasını: “Allah’ım! Bu da, Muhammed ve Muhammed’in ev halkı içindir.” şeklinde yapmıştır. Bu da aslında kurbanın hem toplumsal hem de bireysel bir yön taşıdığına en güzel örnektir. Bu vazife aslında toplumsal yardımlaşma seferberliğine bir çağrıdır. Toplum içerisinde maddi imkansızlıklar yüzünden “et ve et ürünleri” ihtiyacını karşılayamayan kişilerin en azından senede bir kez bu ihtiyaçlarını doya doya karşılayabilmeleri için bir fırsattır. Fakirlere yardım etmek, insanlık ve Müslümanlık görevlerini yerine getirmek niyetiyle kurban kesen kişi bunun sevabını kazanmaktadır. Bunun dışında “kan akıtmak”, “boğazlamak” ,”öldürmek” gibi basit ve vahşice duyguların, düşüncelerin, niyetlerin hiçbirisi kesinlikle “kurban bayramı” içerisinde yoktur, geçerli değildir! Bu tür duygularını tatmin etmek için kurbanlık hayvanlara eziyet edenlerin de sevap kazanamayacakları birçok hadiste defalarca anlatılmıştır.

Kurban Bayramı’nın tüm İslam âlemine ve ülkemize hayırlar getirmesi, barış ve huzur temennisiyle…

Kurbanlarınız ve bayramınız kutlu ve mutlu olsun…