Kul Ahmet erken kalkar,
"Ya nasip" derdi.
Kış günü; Herkes palto giyerken, Kul Ahmet ceket giyerdi.

Mahalleliye dert oldu, Kul Ahmet'in ceketi...
Gece yatarken, "Ya kısmet" derdi Kul Ahmet...
Mahalleli bilmezdi; "Ya nasip,ya kısmet" ne demekti.

***
Bir gün yoksul biri öldü. Kefen bulamadı mahalleli... Kul Ahmet, örttü ceketini mevtaya, garibanı defnettiler toprağa...

Mahalleli anladı, "Ya nasip, ya kısmet" ne demekti.

Kul Ahmet tek serveti ceketini, gözünü kırpmadan bir yoksula vermişti.

***

Bugün, dağlar gibi mal ve servet biriktirip, çöpünü bile yoksulla/garibanla paylaşmaktan imtina eden, zenginlere/muktedirlere ders olsun...

Kul Ahmet'in,  "Ya nasip, ya kısmeti," Kul Ahmet'in tek serveti, ceketi!..