Ülke olarak ne duruma geldik?

2020 yılına girdiğimizden beri felaketler felaketler. 

Yıllar öncesinde felaket kelimesini kullanmak ne kadar kötü gelirdi bana. Çünkü felaket demek gerçekten birçok insanın yok olması demek. 

Hatta büyüklerimiz felaket kelimesini kullanmamıza kızardı. Şimdi ise ağzımızdan düşmüyor felaket…

Deprem, sel, salgın ve trafik kazası. Savaş hariç en fazla ölüm yaşadığımız yıl 2020 yılı olmalı.

Ne umutlarla uyuduk da uyandık. Millet olarak ölüm döşeğinde bile olsak sanki bir dakika sonra ayağa kalkacakmış gibi umut içerisindeyiz. Çünkü biz ne olursa olsun umutla yaşayan bir milletiz. Bizi yıllardır ayakta tutan bu değil mi?

Yıllar geçti umudumuzu kaybetmedik ama en önemlisi değerlerimizi kaybettik. Yaşadığımız bu felaketlerden en kötü felaket değerlerimize ve dinimize olan uzaklığımız.

Biz bitiyoruz… Gün geçtikçe yıllar önce ayıp günah dediğimiz şeyler artık normal olan şeyler haline geldi. Üzücü ama kötü günler bizi bekliyor arkadaş. Tabi tek temennim kötü günleri geride bırakmak ama durum şu ki kötü günlere zemin hazırlıyoruz. 

Gençlerimizin anne-babaya saygısı kalmadı, dede- nineyi sormaz oldu, hayvanlara merhameti kalmadı, insanlara tahammülü kalmadı neden mi. çünkü hayat mücadelesinde anne babalarımızdan öğrendiğimiz değerlerimizi bizde ebeveyn olarak artık kaybetmeye mahkum olduk. Biz kaybedince gençlerimiz hiç bilmedi, duymadı. 

Biz okul okuduğumuz yıllarda öğretmenlerimizden çok korkardık. Bir bakışıyla bile yerin dibine girerdik. Şimdi ise öğretmenlerimiz yerin dibinde velilerin baskısıyla, çocukların eğitimsizliğiyle…

Durum o ki arkadaş zor günler yaşadığımız doğrudur ama ilerde yaşayacağımız daha zor günler olacak. 

Eğer önüne geçemezsek değerlerimizi bitiren yeni değersiz davranışların, gün gelecek değerimiz değersiz kalacak.