Salgının başlamasıyla bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de Sağlık Bakanı’nın önderliğinde salgının seyrini, olası etkilerini, korunma yollarını, tedavi süreçlerini koordine ve yönetmek için Bilim Kurulu oluşturuldu.

Görevini yerine getirdi mi?

Daha etkin ve daha önce alınması gereken bazı tedbirlerin dışında bize sunulan verilere göre görevini yerine getirmiş gibi görünüyor.

Diğer ülkelere göre onlardan daha büyük başarı gösterildi mi?

Yine eldeki verilere bakılınca farklı bir başarı hikâyesi yok.

Hastalığın seyrini gösteren veriler dünya ortalamaları ile aynı ki artık herkesin bildiği gibi verilerde DSÖ'nün kodlamalarını da kullanmıyoruz.

Sunulan verilere bakılırsa normalleşmeye Haziran değil Mayıs’ın başında geçilmeliydi ki böyle bir şey olmadığı gibi bazı tedbirler de arttırıldı.

Aslında ülke olarak bizim şansımız virüsün ülkemizde görülmeye başlanması ve olası pik yapması durumunun havaların ısınmasına denk gelmesidir.

Bilindiği gibi havaların ısınmasıyla virüsün patojenitesi ve virülansı; yani hastalık oluşturma ve bulaşıcılığı azalıyor.

Biz bu ilaç kullanımları konusunda defalarca uyarı yazıları da yazmıştık.

Koronanın tedavisi olmadığını ancak destek tedaviler

verilebileceğini, virüsü asıl yenen insanın bünyesi olduğunu,

bundan dolayı farklı ilaç verilmesiyle ileride faydadan çok zarar verebileceği uyarılarında bulunmuştuk.

18.04.2020 tarihli bu yazılarımızdan birinin özetini verelim:

“....İlaçlar hastalıklarla mücadelelerde ‘deneme yanılma’ yöntemi olarak kullanıma sokulabilecek araçlar değildir.

Yeni ilaç diye kullanılmaya kalkışılan ilaçlar çok dikkatli kullanılmalı.

Böyle bir yaklaşıma, hastanın durumu ne kadar kötü olsa da, başvurulmamalı.

Çünkü kötü dediğiniz hasta belki bilinen ve denenmiş tedavi yöntemleriyle zaten sağlığına kavuşacak.

Yani erken evrede ileride sonuçları ne olacağı belli olmayan ilaçlar kullanılmaya başlanmasını haklı kılacak bir gerekçe de yok ortada.

İleride sonuçları bilinmeyen ilaçların kullanılması orta ve uzun vadede kişilerin organ ve sistemlerinde kalıcı hasarlar oluşturmasının ötesinde belki de bu ilaçlar hayatlarını kaybetmesine sebep olacak.

Bizim yetkililer iyileşen hasta sayısının artmasını erken ilaç kullanılmaya başlanmasına bağlıyor ama biz erken dönemde etkisi kanıtlanmamış ilaçların kullanılmasını kendi adımıza doğru bulmuyoruz.

Kişilerin durumu ne kadar kötü olursa olsun gelişigüzel ilaç kullanılması doğru bir yaklaşım olmadığı gibi uygulamalara bakıldığında bazı hastalar her türlü ilaca rağmen zaten hayatta kalmayı başaramıyor.

Kaldı ki yeni ilaçların hiçbiri doğrudan virüs üzerinde etkili değildir.

Sadece sebep olduğu komplikasyonların üzerine etkili olan ilaçlardır…”

Bir buçuk ay önce yazdıklarımızı önceki günlerde bizzat DSÖ teyit etti.

Sağlık Bakanlığının tedavi protokollerinde temel ilaç olarak kullanılan ilaçlardan biri faydadan çok zararı olduğunu paylaştı ve bunun üzerine birçok ülkede kullanımı yasaklandı.

Bizim söyleyeceklerimiz bu kadar… Herkes kendi yorumunu kendi yapsın!