Bayram tatilini geçirmek üzere özellikle büyük kentlerimizi boşalttık. Medyaya yansıyan görüntüler hemen hemen her 9 günlük bayram tatilinde ortaya çıkan görüntülerdi. 40 yılı aşkın süredir baba yadigârı Altınoluk’taki yazlığımıza (Bursa-Balıkesir-Altınoluk hattı) gider, hem tatil yapar hem hasret gideririz. Dolayısıyla esprili bir yaklaşımla o yolları şahsen ben kendim bizzat eskittim diyebilirim. Önce bu yazlık hattı klasik bildiğimiz asfalt yol idi. Hatalı sollamalar can yakardı ve virajlarda daha dikkatli olmalıydın. Artan nüfus ve nüfusun sahip olduğu araç sayısındaki artış ile tam zamanında bölünmüş yola geçildi. Son 10-15 senedir bölünmüş yollar trafiği öyle rahatlattı ki hatalı sollama yapma olasılığı zayıfladı. Ve son 3-4 senedir de piste inen uçakların hassasiyetindeki otobana kavuştuk. Şehirlerarası otobüslerle 8-10 saatte alınan yol 3-4 saatte alınmaya başladı. Özel otolarla 4-5 saatte alınan yol ise 2 saate kadar indi. Şimdi Bursa-Balıkesir-Altınoluk hattının gediklisi olarak düşünüyorum ki bu projeler gerçekleşmeseydi halimiz nice olurdu? Kış aylarında 13 bin olan Altınoluk nüfusu, yazın 1.5 Milyona yükseliyor. İstanbul’un nüfusu bayram tatilinde yarı yarıya düşüyor. Trafikteki taşıt sayısı 2022’de 25 milyonu aştı. Bu demek oluyor ki nüfusun dörtte birinden fazlası trafiğe çıkan bir tür araca sahip. Eski yollarla idare edilseydi trafikte kazalar dışında bir de cinnet geçirip Allah korusun cinayet işlemeye kalkanlar da olurdu.

 

Türkiye’de otoyollar her dönem eleştirilerin odağındaydı. Eleştiriler eskiden bakımsızlık ve yeni otoyolların yapılmaması ile ilgiliyken, bu eleştiriler günümüzde otoyolların ücretli olması ve kamu ihale şekline doğru evrildi. Yap-işlet-devret modeli yadırgandı. Bu modelden vazgeçilirse petrol zengini bir ülke de olmadığımıza göre yatırımların tamamı durma noktasına gelir. Bir açılış töreninde 150-200 projenin birden açılışının yapıldığı dönemler gerilerde kalır. Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya’da (GSYH) katkı yapan bu projelerin olmadığı koşulda ekonomik büyüme de yavaşlar. İnşaat sektörünün 32 alt sektöre ve bu alt sektörlere bağlı 100 lerce farklı üretim dalına katkı sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle bizim gibi nüfusu kalabalık ve yıllık %5-6 ekonomik büyüme gösteren ülkeler için altyapı yatırımları vazgeçilmezdir.

 

Gelelim otoban kullanım ücreti mevzusuna. Eğer otobanları kullanmıyorsanız ücret ödemiyorsunuz. Alternatifleri mevcut. Ancak kullanmasanız da GSYH’ya yapılan katkılardan faydalanmaya devam ediyorsunuz. Otobanları kullanan araç sahipleri yatırım finansmanına da katkıda bulunmuş oluyor. Akla şu soru gelebilir. Bursa’dasınız ve hayatınız boyunca Erzurum’daki otobanı ya da tüp geçidi hiç kullanmayacaksınız “bana faydası nedir”  diyorsunuz. Benzer durum Erzurum’da yaşayan vatandaşlar için de geçerli. Kamu yatırımlarının böyle bir özelliği vardır. Sadece yapıldığı yere fayda sağlamaz, faydasının önemli bir bölümünü tüm ülkeye yayar.

 “Hep aynı inşaat firmalarına ihale ediliyor” eleştirisi için muhalefete büyük iş düşüyor. Sadece ihale süreci değil, proje sürecinin tüm aşamalarını iyi irdeleyip varsa sorunlu alanlar bunlar ortaya çıkarılmalı. Altı dolu eleştirilerle kamuoyunun da bilgi sahibi olması sağlanmalı. Yapılan her fizibilite çalışmasını daha mürekkebi kurumadan eleştirmeye başlamak, muhalefete olan güveni ortadan kaldırıyor. Soru önergeleriyle şeffaflık sağlanana kadar mücadele edilmeli.

 

Kurban bayramı “kanlı bayram” diye anılırdı eskiden. Böyle denmesinin bir sebebi de trafik kazalarının bayram tatilinde artışıydı. Trafik kazalarında can kaybı haber bültenlerinin konusu olurdu. Yine öyle oldu. Ancak bu defa kaza ve can kaybı sayısının yarı yarıya düştüğünü öğrendik. “Sıfır kayıp” tek dileğimiz, inşallah o da olur.

 

Trafikte seyreden araçların yıpranmaması, yakıtta sağlanan ekonomi (hız limitlerinde kalan sürücüler için söylüyorum), zaman maliyetinde sağlanan avantajlar, kaza riskinin ve olasılığının düşmesi, GSYH’ya ve kişisel gelir dağılımına yaptığı katkılar, bütçeye getirmediği yük, aslında köprü ve otoyolların taşıdığı yükün önemini bize anlatmaktadır.