Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu (BRGK) ülkemizde faaliyet gösteren Balkan kuruluşlarının arasında kuşkusuz en büyük ve kapsamlı örgüttür.

Her ne kadar bünyesinde 32 ilden 9 federasyon ve 100’ün üzerinde dernek barındırsa da bu konfederasyonun amiral gemisi Bursa Bal-Göç’tür.

Göçmen camiamızın yoğun olduğu bölgelerde birçok sivil toplum örgütleri kurulunca bunlar daha etkin olabilme adına tek çatı altında birleşme gereği ortaya çıkmış ve BRGK kurulmuştur.

Ancak ülkemizdeki Bulgaristan göçmenlerinin başkenti Bursa’dır.

Bundan dolayıdır ki, Jivkov döneminde Bulgaristan’daki soydaşlara uygulanan asimilasyonu uluslararası platformda daha etkin gündeme taşımak adına Bal-Göç derneği Bursa’da kurulmuş ve kamu yararına dernek statüsü kazandırılmıştır.

Nitekim bu dernek o dönem fazlasıyla etkili olmuş ve bu sorunun çözümüne önemli katkılar yapmıştır.

Bundan dolayı bu konfederasyonun merkezi de, üst yönetimi de Bursa’da olmalı.

Bu merkez sadece kağıt üzerinde değil, ülkemizin en büyük Balkan STK’sına yakışan sekretaryasıyla ve gerekli donanımıyla üyelerin hizmetinde olmalıdır.

Yoksa bu durum şuna benziyor;

Bütün bakanlıklar Ankara’da, başbakanlık misal Adana’da.

Böyle bir durumda etkili yürütme olabilir mi?

Bir STK tabelanın üzerindeki yazı kadar değil, icraatı kadar güçlüdür. Üyelerine verdiği hizmet ve kuruluş amacına uygun faaliyet gösterdiği kadar itibar görür.

Bu işler öyle çatı kurarak yürümez. Yürümüyor da zaten.

Bu işler halka inerek, oralarda örgütlenerek olur. İnsanların fikrini, önerilerini dinleyerek, onların tavsiyeleri doğrultusunda hareket ederek başarıya ulaşılır.

Mahalle temsilciliklerine kadar örgütlenerek yapılır.

Yoksa sizin kurduğunuz çatı bir işe yaramaz.

Sonuçta ne kadar saygı gösterirseniz o kadar saygı alırsınız.

Bundan dolayı camiamızı temsil etme iddiası ile yola çıkan kuruluşlar bunun gereğini yapmalıdır ki, doğruyu söylemek gerekirse konfederasyonun bünyesinde bu işin hakkını veren bazı STK’ların olduğu da bir gerçek.

Her ne kadar konfederasyonun işi daha çok organizasyon ve koordinasyonu sağlamak olsa da bunu daha etkin yapabilmesi için merkezini ve yürütme organlarını soydaşımızın en yoğun olarak ikamet ettiği yerde barındırmalıdır.

Daha efektif ve faydalı olabilme adına göçmen kardeşlerimizin en yoğun olduğu şehirde olmasından daha doğal bir şey olamaz.

Bunun sıkıntıları en son Bulgaristan parlamento seçimlerinde fazlasıyla yaşandı.

Ülkemizdeki oy kullanma hakkına sahip soydaşlarımızın ezici çoğunluğu Bursa’da olmasına rağmen Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) İstanbul’da kurulmuştu ve bundan dolayı yaşanan aksaklıkları hep beraber yaşadık. 

Bu duruma vasat elemanların görevlendirilmesi de eklenince hezimet kaçınılmaz oldu.

Bunu kimin akıl ettiğini bilmiyoruz ancak bu seçimlerde yaşanan organizasyon fiyaskosunun başlıca sebeplerinden biri alınan bu karardır.

Bundan dolayı sadece konfederasyon değil, DOST’un Türkiye temsilcisi de, SKM de Bursa’da olmalı ki, daha pragmatik sonuçlar alınabilsin.

Yoksa memnun edici neticeler alınamaz. Alınamadı da zaten.

Bunun ötesinde eski durum devam ederse ileriki zamanda bu konfederasyon dağılma sürecine girer.

Yanlış anlaşılmasın: Bu durumlar kişilerle alakalı durumlar değildir ki, bu kişilerin arasında camiamıza çok emeği geçmiş olanlar vardır.

Olaya tamamen kurumsal açıdan bakılmalıdır.

Zira işin doğası, aklın doğruları bunu gerektirir.