Birkaç ay gibi kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın doğal olarak birçok komplo teorisini de beraberinde getirdi.

Zaten bu komplo teorilerine meraklı fazlasıyla insan da yok değil.

Yok virüs suni olarak üretilmiş, yok şu veya bu ülkenin dengelerini bozmak için kasıtlı olarak ortaya salınmış, yok aslında bu canlı mikroorganizma değil, dijital bir ürünmüş gibi her gün yeni yeni varsayımlar atılıyor ortaya.

Bu hipotezleri destekleyen malzemeler fazlasıyla da var aslında.

Salgından önce bilmem hangi tarihte, bilmem nerede bu tür salgınlarla ilgili çalıştaylar yapılmış da, buralarda böyle durumlarda eylem planları üzerinde tartışmalar yürütülmüş de.

Komplo meraklıları ileri sürdükleri senaryolar için bu ve benzeri olayları örnek göstermekte.

Oysa bu tür toplantılar sadece salgın hastalıkları ile alakalı yapılmaz.

Olası nükleer savaşlar veya dünyayı etkileyecek, deprem, meteor düşmesi gibi doğal felaketlerle ilgili de değişik senaryolar üzerinde çalıştaylar yapılır.

Kaldı ki daha önce de belirttiğimiz gibi hiç bir devlet, aşı ve tedavisini önceden bulmuş olsa bile, değişime uğrayıp her an kontrolden çıkma potansiyellerinden dolayı gelişigüzel biyolojik silah kullanmaya kalkışamaz.

Yoksa belli güç odaklarının Dünya üzerinde kontrollerini arttırmak için değişik planları olduğu doğrudur.

Ama unuttukları bir şey var.

Herkes plan yapar ama sonunda her zaman ilahi gücün iradesi tecelli eder.

Bu salgın bunu bir defa daha net olarak ispatladı.

50 hatta 100 yıl ileriye dönük yapılan stratejik planların boş ve nafile uğraşlar olduğunu, ileride olayların nasıl gelişeceğine kararın insanoğlunun veremeyeceğinin kanıtıdır bu tür felaketler.

Kim ne kadar plan yaparsa yapsın sonunda tecelli eden Yaradan'ın iradesi olduğu hatırlatılır zaman zaman insanoğluna.

O'nun yolundan gideni hiç kimse mağlup edemez, O'nun rızasını kazanana kim ne yaparsa yapsın hiçbir zarar veremez.

Kendi adımıza başından beri savunduğumuz bu salgının Doğanın/Yaradan'ın insanoğluna bir uyarısı olduğudur.

Bu dünyanın ne kadar gelip geçici olduğunu, yapılan hiç bir hesabının anlamı olmadığını bu salgın bir defa daha göstermiştir.

Bu salgın tüm kesimleri ve tüm ülkeleri ayırt etmeden etkisi altına alması insanoğlunun hayatı ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu hatırlatmıştır.

Dünyayı etkileyen salgında en önemli şeyin temizlik olduğu anlaşıldı.

Bu sadece fiziki temizlik anlamında değil, asıl daha da önemli olan ruhsal temizlik olduğunu hatırlattı bu salgın.

Bu salgın insanoğlu için bir uyarı niteliği taşımaktadır.

Kendimize çeki düzen vermemiz için bir uyarı.

Bu anlaşılmazsa ardından çok daha kötüsü gelmesi kaçınılmaz olur…

Ki tarihte bunun örnekleri fazlasıyla da mevcut.

Salgının sebebi sunidir, doğaldır veya başkadır; herkes istediğine inanabilir.

Ancak bir konuda herkes hemfikirdir: Bu salgından sonra artık dünyanın eski dünya olmayacağı, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, kurulan düzenler, yapılan ittifaklar yıkılıp, yeni oluşumlar ortaya çıkacağını; yani özetle kartların yeniden dağıtılacağı bir konjonktür ortaya çıkacağı konusunda herkes hemfikir.

Dileğimiz oluşacak bu yeni düzende artık ülkelerin başına belli odakların çıkarlarını gözeten değil, birey endeksli, öncelikle tüm insanoğlunun çıkarlarını ve menfaatlerini ön planda tutan yönetim anlayışı gelmesidir.

..Ve temennimiz bu salgının hakikatleri görmek için yeterli olmuş olmasıdır.