Hafta başında salgın tablosu ağırlaştıkça ağırlaşınca ek kısıtlama tedbirleri alındı.
Bu ek tedbirler beklenen ölçüde tabloyu iyileştirme açısından işe yaramayacağını söylemeye gerek yok.
Burada önemli olan salgının gidişatını iyi okuyup nüfusa oranla bizi dünya birincisi yapan tabloyu iyi yönetebilmekti.
Bu dünya birinciliği göz göre göre geldi.
Ortaya çıkan yeni mutant virüsler tüm dünyada yeni bir dalga başlatılmışken Mart başında normalleşme sürecine girmek son derece amatörce alınan bir karardı.
Sonuç ortada.
Ama bu konuda bulunduğumuz tabloyu yaşayacağımız konusunda buradaki köşemizden daha o tarihte uyarı yazısı yazmıştık.
7 Mart tarihli "Normalleşme süreci neden işe yaramayacak?" başlıklı yazımızda bunu çok net vurgulamıştık.
Bu yazımızdan kısaca birkaç pasaj hatırlatalım:
"Bu ay başında normalleşme süreci kapsamında bir dizi yeni kararlar alındı.
Ancak önceki normalleşme kararlarından farklı olarak bu defa risk durumuna göre ayrılan bölgelerde değişik uygulamalara gidildi.
Yani her bölgede belirlenen risk durumuna göre ayrı kurallara göre hareket edilecek.
Bu karar çok pragmatik olmadığını ve uygulama noktasında etkili olmayacağını belirtelim.
Özellikle yüksek riskli bölgeler izole edilmeden ve buralara seyahat kısıtlaması getirilmeden bu kararlar çok anlamlı olmayacaktır.
Alınan kararlar hatalı ve esasta eksik olduğunu hep beraber göreceğiz.
Bu durum hem vaka patlamalarından, hem sağlık sisteminin yükünün artmasından anlaşılacaktır.
Vaka sayılarına göre risk durumunu görmek için bilgilendirme amaçlı bölgelere ayırmak yapılabilir ama uygulama noktasında her bölgeye farklı yaklaşıma gitmek salgının önlenmesinde pek etkili olmayacaktır.
Oysa süreç çok daha iyi yönetilebilirdi.
Hem sağlık, hem ekonomik açıdan bu kadar hasar yaşanmaya bilirdi.
Kasım'da gelen ikinci dalga göz göre göre gelmesine rağmen hızlı ve etkili tedbirler alınamadığından sağlık sistemi adeta tıkanma noktasına getirildi.
Yapılması gerekenler çok basitti.
O tarihlerde biraz daha radikal kararlar alınabilseydi bugünkü tablo ortaya çıkmayacaktı.
İki haftalığına her yer tam kapanmalıydı.
Kasım ayında ikinci dalganın daha ilk günlerinde bu adım atılsaydı her şey kontrol altında tutulmuş olacaktı.
14 gün tam kapanma salgını resetleme imkanı sağlayacaktı.
Durum kontrol altına alınacaktı.
Sonra çıkan her vaka adeta cımbızla alınarak tedavi altına alınarak veya izole edilerek salgının yayılması engellenebilecekti.
Bunun yerine yarım yamalak tedbirler alındı.
'Ne şiş yansın, ne kebap' yaklaşımı içine girildi ama hem şiş yandı, hem kebap
Son olarak bu ayın başında alınan normalleşme ile ilgili kararlar beklenen sonuçları ortaya çıkarmayacaktır.
Bu kararlar üçüncü dalganın gelmesini hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacağını hep beraber göreceğiz."
.... Ve bu güne geldiğimizde ne olduğunu hep beraber gördük.
Geldi gelmekte olan
Yazının başlığındaki soru mu?
Cevap vermeye gerek bile yok.