Her insanın yaradılışı gereği farklı özellikler taşıdığı görülür. İnce - uzun olmak, manken gibi görünmek, bayan olsun erkek olsun her insanın isteğidir. Bu isteğe sahip olmak için, maddi ve manevi çok uğraşı verenlerimiz az değil. Böyle uğraşı da bulunanları takdir ediyorum. Düşüncelerine hayranım. Erken yaşta önlemlerini alıp, ilerleyen yaşlarda kendilerini sevmiş olup, beğenmeme duygusuna kapılmayacaklar. Sporu bir yaşam tarzı haline getirmeleri, yediklerine - içtiklerine sürekli dikkat etmeleri, bunu alışkanlık haline getirmeleri takdire şayandır. Bravo diyorum. İnsan kendisini başta nasıl alıştırırsa öylede devam eder. Kendini eğitmek ve öylede devam etmek ilke bu Olmalı. Bendeniz de zamanında güzel bir bedene sahip iken; Spor yapma alışkanlığı edinemediğim için ve de sürekli annemin yanlış telkinlerinde kaldığımdan - " Çok zayıfsın ye kızım, korkuyorum bir sey olursun, bunları bitirmeden kalkma" baskısı yüzünden , geleceğimi kötü etkiledi. Sanki sanırsınız kilo aldırma hocasıydı mübarek. Yıllar geçti vücut değişti. Gençlik gitti. Alınan kilolar verilmez oldu. Ne yesem - içsem yarar oldu .Bu kez de benim değerli kilo almama vesile olan hocam, yani sevgili dünyalar tatlısı annem; fikir değiştirdi. Sanırım göz zevkini bozmuş olacağım ki; - " ölümü gör, yeme kızım. Tut kendini, bu böyle olmaz. Biryerde tıkanır kalırsın. Hakkımı helal etmem zayıfla" demeye başladı. Treni kaçırmışım, atı alan Üsküdarı geçti misali, bu saatten sonra kilo vermek kolay olsa, etraf çıtırdan geçilmez . Önceden çok denedim. Elbise değiştirir gibi Diyetisyen değiştirdim. Elimdeki diyet listelerini toplasam kitap haline gelirdi. Genellikle Diyetisyenler üçüncü gidişimde bana kibarca - " bir daha bana gelmenize gerek yok, dediklerimi yapmıyorsunuz, boşuna gelmeyin " Sözleri oldu. Haklılardı. Söyleneni eksiksiz yapamıyordum . Gerçek te şu ki yapabilsem, sana gelmem zaten. Zayıflama hapları, çayları hepsi yalan Gerçek olsa dünyada kilo problemi kalmaz. İşin gerçekteki diğer yüzü de, kilolu insan olmasa, Diyetisyenlerin, zayıflama merkezlerinin işi biter. Dünya ekonomisinin yarısı kilolu insanlar sayesinde çalıştığı dile getirilmeyen bir gerçek. Kilo ameliyatları, zayıflatma merkezleri, çayları, hapları, Özel doktorları, Yaşam koçları niçin var. Sözde kiloluları zayıflatma görevleri. Acaba ben buna neden inanamıyorum. Her şeyi deneyip başarılı olamadığımdan da olabilir. Hepsi bir süreliğine geçici, kalıcı bir tedavi yok. Ye - İç zayıf kal. Bu ilke sadece dünyada şanslı metabolizmaya sahip olanlar için geçerli bir kural. Metabolizması hızlı çalışanlarda sorun yok da çalışmayanlar da tombik tombik ortalarda salına dursun. Tıpkı bendeniz gibi. Bu işin sırrı; bizim gibiler için sürekli aç kalacan, kendini hayatın boyunca her şeyden kısıtlayacaksın, ömür boyunca diyette kalacan, sürekli sporu nu da ihmal etmeyeceksin. Hayata bakınca herşey yeme - içme üzerine kurulmuş sanki. Yemek kültürümüz de o kadar zengin ki, bu zenginliğin içinde yemede yanında yat yani. Yine de olumlu bakıyorum hayata Bir gün inanıyorum, tıp dünyası bize mucizesini gösterecek. Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın. Kendimi şu ana kadar hep bu düşüncelerle avutuyorum. Her şeyin önlemini baştan almak lazım. İlerde yaparım demekle hiçbir şey İlerde olmuyor. Ne yapacaksan şimdi başlayacaksın. Her şey gençlik te edinilen alışkanlıklara bağlı. Aman Dikkat!... Saygılar…