Babası Edhem; Belh şehrinin Padişahıydı. Kendisi Şehzade olup tahtta oturur, bir yola çıktığında kırk altın kalkanlı asker önünden, kırk altın kalkanlı asker arkasından yürürdü. Bir gece tahtının üzerinde uyuya kalmıştı. Gecenin yarısı bir gürültüyle uyandı. Tavanda sesler duyup,- " Kim var orda diye bağırdı. - "Devemi kaybettim, onu arıyorum diye bir ses duydu.- "Damda devemi aranır? diye Kızınca; - "Ey gafil, sen Allah’ı altın taht ve süslü elbiseler içinde arıyorsun" sözünü duyunca, hata ve kusurlarına tövbe edip, sahip olduğu imkanları bırakır. Kendini Allah yoluna adar. Mekke, Medine, Kudüs, Maraş… bütün şehirleri dolaşır. Elinin emeğiyle geçinmeye çalışır. Babasından kalan bütün mirası gerekli yerlere dağıtır. Seneler sonra geldiği Belh şehrinde kendi yaptırdığı camide yatsı namazını kılar, - "Şurada kıvrılayım, sabah olunca giderim " diye düşünür. Dışarıda sulu kar, yağmur soğuk… Caminin bekçisi gelir; - "Ne yapıyorsun?" diye bağırır. - "Müsaade et, şurada yatayım. Sabah namazından sonra giderim "diye söyler. Bekçi; - " İbrahim Ethem Hz.leri senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi " diyerek bacağından tutup sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura dışarı atar. İbrahim Ethem Hz.leri - " Bu camiyi ben yaptırdım" diyemez, kibir olur diye. Çaresiz gecenin bir yarısı soğuk karanlık sokaklarda yürürken bir açık fırın görür. Fırıncıdan sabaha kadar orda oturma müsaadesi ister. Fırıncı - "geç otur" diyerek izin verir. Aradan iki saat geçer. Sabah ezanı okunur. Fırıncı - " Hoş geldiniz, nereden gelip, nereye gidersiniz, isminiz ne? diye sorar. İbrahim Ethem Hz.leri: - "Ben iki saattir burada oturuyorum, şimdi mi geldi aklına sormak" diye sitem eder. Fırıncı; - "Ben bu fırında işçiyim. İki çocuğum var, ikide yetim bakıyorum. Ben onlara şimdiye kadar haram lokma yedirmedim. Senin geldiğin vakit benim çalışma saatimdi. Ezan okundu, measim bitti. Seninle konuşabiliriz, şimdi kazancıma haram karışmaz ". İbrahim Ethem Hz.leri; - " Sen ne güzel adammışsın! Sen Allah tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldumu? " diye sorar. Fırıncı; - " Ben Allahtan ne istediysem verdi. Fakat Allahtan bir şey istedim. Onu vermedi. Bana İbrahim Ethem Hz.lerini göstersin diye çok yalvardım " deyince; İbrahim Ethem Hz.leri: - ".O Allah, öyle bir Allah ki, İbrahim Ethem’i bacağından sürükleye sürükleye, kafasına vura vura getirtir, sana gösterir" diyerek fırıncının duasının kabul olduğunu söyler. Saygılar…