31 Mart 2019 yerel seçimleri bitti ama tam olarak neticeye varılamadı.

Ortaya çıkan geçici sonuçlar siyasi partilerle paylaşıldı. Bizler de geçici sonuçları merakla ve ilgiyle izledik ve izlemeye de devam ediyoruz.

Kayan oylar, yapılan kaydırmalar, maddi hatalar, geçersiz oylar ve yapılan itirazlar.

Bilinçli ya da bilinçsiz her ne sebeple olursa olsun hatalar düzeltilmelidir. Milletin iradesi sandığa nasıl yansıdıysa sonuç da mutlaka ona göre olmalıdır.

Hiçbir kimsenin hakkı yenilmemelidir.

Herkesin arzusu da doğal olarak bu yöndedir.

Bunun için de siyasi partiler itirazlarını yaptılar.

İlçe seçim kurullarına yapılan itirazlara 2 gün içinde karar verme süresi var. Daha sonra il seçim kuruluna itiraz ettiklerinde burada da 2 günlük itirazlara karar verme süresi var. En son olarak da Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) itiraz etme hakları var.

YSK, elbette kanuni süreleri içinde yapması gerekeni yapacak ve son sözü söyleyecektir.

Buna hepimizin inancı tamdır.

Aksi takdirde demokrasi gereği hür iradeyle yapılan bir seçimin önemi ve ehemmiyetine gölge ve leke düşer.

Bunda hepimiz zarar ve ziyan görürüz.

Dolayısıyla herkesin sabırla, sükûnetle, kurallar ve kanun çerçevesinde çıkacak sonuca saygı duymamız gerek.

Kaldı ki yapılan itiraz sonucu sayılan sandıklarda ciddi kaymalar ve maddi hatalar çıkıyor.

Sonuç değişir mi değişmez mi bilinmez.

Önemli olan doğruyu bulmaktır.

Seçim bu; kaybedeni de olacak kazananı da...

Önemli olan kazanan milletimiz ve ülkemiz olsun.

Yeter ki seçim sayımları kaydırılmadan, maddi hatalardan arındırılarak şeffaf bir şekilde neticelenmesidir.

İtiraz yapılmayan yerlerde mazbatalar veriliyor zaten.

Mazbatayı alan gidip doğal olarak göreve başlıyor.

İtirazdan dolayı göreve başlayamayanların bir kısmı feryat ediyor bir an önce mazbatamı verin. Bir kısmı sabırlı olun neticeyi bekleyin diyorlar.

Vatandaş görevini yaptı.

Şimdi görev sırası siyasilerde ve son olarak da Yüksek Seçim Kurulu’nda…

Bir an önce doğru neticeye varıp herkesin işine bakması gerekiyor.

Belediye başkanları ve meclis üyeleri ile birlikte söz verdikleri gibi çok çalışmaları gerekiyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi de bir an önce çıkması ve güncellenmesi gereken kanunlara yoğunlaşmalı.

Oy verenle vermeyenleri ayırmadan, hiçbir kimseyi ayırt etmeden, kayırmadan, kaydırmadan ve ötekileştirmeden üstelik.

İş insanları üreterek, yurt içinde ve yurt dışında pazar paylarını artırarak ürünleri satıp ülke ekonomisine her zamanki gibi katkı vermeye devam etsinler.

28 Mart tarihli yazımızda ‘Seçimden sonra geçim vakti’ demiştik.

Ülkenin gelişmesi ve insanların refah düzeyinin artması için geçim her daim çok önemlidir.

Artık ülke olarak seçim havasından çıkıp ekonomi havasına girmeliyiz.

Onun için hepimizin ana gündemi ekonomi, eğitim, üretim, istihdam, teknoloji, hayvancılık, tarım ve ihracat olmalıdır.

Canla başla üreterek ve satarak daha güçlü ve mutlu olacağız.