Aşı konusunu tekrar tekrar gündeme getirmemizin sebebi son günlerde her yerden gelen aşı bulundu, bulunacak haberleridir.

Hastalıklarla, özellikle salgınlarla mücadelelerde en önemli yaklaşım hastalığın tedavi yöntemlerinden ziyade önleyici metodların uygulanmasıdır

Yani bir hastalığın ortaya çıkıp tedavi edilmesinden, bu hastalığı önlemek çok daha önemlidir.

Başarılı bir sağlık sisteminin ölçüsü hastaları tedavi etmeye yönelik hastaneler veya benzeri sağlık tesis isleri kurmak, buraları araç gereç ile donatmak değildir.

Asıl başarı hastalığın oluşmasını engellemektir.

Gelişmiş ülkelerde sağlık sistemi bu anlayış üzerine kurulur ve buralara ağırlık verilir.

Yani esas başarı kişileri hastalıktan korumaktır, hastalığı tedavi etmek değil.

Bu kısa girişten sonra konumuza dönelim:

Bu salgında da dikkatinizi çekmiştir daha çok aşı konuları konuşulur, virüsün sebep olduğu hastalığın tedavisine yönelik ilaçlar değil.

Çünkü aşılar tam da bahsettiğimiz gibi hastalıklardan korunmanın en etkili yöntemidir.

Ancak burada asıl sıkıntı piyasaya sürülmek üzere hazırlanan aşıların ne kadar etkili olacağı konusudur.

Kendimizi tekrar ediyoruz ama ısrarla şunu vurgulamak istiyoruz:

Bu corona virüse karşı istenilen etkinlikte aşı bulunması çok mümkün değil.

Bir miktar faydalı olacak aşı bulunur ama beklenenden çok uzak kalır.

Bunun için birçok sebep olduğunu da yazmıştık önceki yazılarımızda.

Bu sebeplerden en önemli olanları virüsün hızlı genetik değişikliği yani mutasyonu ve bu virüse karşı oluşan bağışıklığın çok kısa süreli olmasıdır.

Yani aşılar daha çok ticari amaçla piyasaya sürülecektir.

Aşı rekabetleri tüm hızıyla sürdüğü bir ortamda tabi ki her ülke bu konularda öncü olduğunu, kendi bilim insanlarını ön plana çıkarma gayreti içinde olacaktır.

Bundan dolayı peş peşe aşı müjdeleri geliyor.

Ancak belli merkezlerin bulduğu aşılar kabul görecektir.

Hangi merkezler olduğunu yazmıştık:

Oxford gibi belli odakların kontrolünde olan merkezler.

Etkili aşı bulunmasının çok mümkün olmadığını sık sık yazmamızın sebebi koruyucu tedbirlere daha ciddi riayet edilmesi gereğine vurgu yapmaktır.

Bu aşamada ancak bu şekilde salgın kontrol altında tutulabilir.

Nasılsa aşı gelmek üzere umuduna kapılıp gevşemeyelim diye bu konulara vurgu yapıyoruz.

Yoksa amacımız moral bozmak veya umutsuzluk yaratmak değildir.

Bu tür aşı haberleri zaten kurallara uymayan insanoğlunu daha da çok rehavete kapılmalarına sebep olmasından yazma gereği duyuyoruz.

Zira bu salgının ne kadar tehlikeli olduğunu dünyanın büyük çoğunluğu hala idrak etmiş gibi durmuyor.

Aşı müjdelerinin diğer bir amacı da insanoğluna umut vererek toplumsal depresyonların önüne geçmektir.

Bu salgın ortamında insanoğluna bıkkınlık veren bu hastalıktan kurtulma açısından umut verici haberlerdir bunlar ancak dikkatli olmak lazım.

Zira bu tür yaklaşımlar çift taraflı keskin bıçaktır.

Olumlu haberler bir taraftan kitlelerin moralini yükseltirken, diğer taraftan rehaveti de beraberinde getiriyor.

Bu dengeyi iyi ayarlanmalı.

Yaz aylarında virüsün agresifliği düşük ve çok öldürücü değil, ama soğuklarla beraber ortaya çıkacak tabloyu düşünmek bile istemiyoruz.

Velhasıl anlatmak istediğimiz siz siz olun bu aşı mevzularına o kadar da bel bağlayıp "saldım çayıra mevlam kayıra" moduna girmeyin.