Korona virüsü denen illet yaklaşık üç yıl önce hayatımıza girdiğinde pek de umursamadık. Çin’de ortaya çıkan ve dalga dalga dünyanın her köşesine yayılan ve toplamı bir gramdan daha hafif olan virüs bütün hayatımızı değiştirmemize neden oldu. İlk günlerde kimse pek ciddiye almasa da sonra işin önemi ortaya çıkınca “maskesiz çıkmam abi” moduna girdik.  Ölüm korkusu sarınca dört yanımızı, kurallarla yaşamayı öğrendik.

  Sonra aşılar çıktı meydana. O, bu derken en sonunda biz de aşımızı ürettik. Her ne kadar eleştiriler olsa da artık Türkiye’de kendi aşısını piyasaya sürdü. Ama aşıyı vurulan paçayı yırttı misali kuralları gevşettik. Maskeler oldu fora… Sanki eski sağlıklı günlere dönmüşüz gibi birçok kişi maske takmaz oldu. Gevşetilen önlemler de bu duruma tuz biber ekti.

Lakin değişik değişik varyantlarla hayatımıza sürekli yenilikler giren alçak virüs en sonunda Omicron şeklinde insanlıkla savaşa başladı. Omicron varyantı öyle hızlı yayılıyor ki yakalayana aşk olsun.  Halka artık koranadan gına gelmiş durumda. Görünen o ki bir gün herkes bu hastalığa yakalanacak. Vaka sayılarındaki artışa bakılırsa bu güne kadar virüs ile tanışmayanların zamanı gittikçe kısalıyor.

Bu rahatlık olduğu sürece kovid daha uzun yıllar bizimle birlikte yaşamaya devam eder. Bu süreçte vefat edenlere Allah rahmet eylesin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. “Bana bir şey olmaz” ya da “At’ın ölümü arpadan olsun” sözlerini kendilerine benimseyenler nedeni ile “kalan sağlar bizimdir”  düşüncesi ağır basmaya başladı sanırım. Yoksa 60-70 binlerde olan vaka sayılarına rağmen bu kadar rahat duran başka bir millet yoktur sanırım…