Mübarek Ramazan ayında farz olan orucun 9. günündeyiz.

Asrın illeti yeni tip coronavirüs sebebiyle bu zor günlerde yaşadığımız küresel krizi maddi ve manevi olarak fırsata çevirmemiz için bu günleri iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

Peygamber Efendimiz hicret sonrasında Medine-i Münevvere’de inşa ettiği Mescidi Nebevi’de, Ashabı-ı kiram ile birlikte toplanmış. Allah’ın Resulünü dinlemekteydiler. Hazreti Muhammed Mustafa Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Al-i İmrân suresinin 92. ayetini okuyordu: “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça ‘iyi’ ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.”

Müfessirler, Allah yolunda yapılan harcamaların işe yarar, kıymetli şeylerden yapılmasının gereğine işaret etmekte, aksi takdirde yapılan harcamada hedeflenen gayeye ulaşılamayacağını bildirmektedir.

İnsanın tiksinerek alabileceği şeyleri sadaka veya zekât olarak vermesinin insanların hoşuna gitmediği gibi Allah’ın (c.c.) da hoşuna gitmeyeceği ve böyle bir harcamaya sevap verilmeyeceği denilmekte.

Büyük bir dikkat ve hassasiyetle dinleyenlerin içinde Ebu Talha da bulunuyordu. Ebu Talha’nın Mescidi Nebevi’ye yakın bir yerde çok kıymetli bir hurma bahçesi vardı. Sık sık davet ettiği Peygamber Efendimize burada ikramda bulunurdu.

Ebu Talha (r.a.) ayet-i kerimeyi dinledikten sonra ayağa kalkar ve der; “Ya Resulullah benim servetim içinde en kıymetli ve bana en sevgili olan, işte şu şehrin içindeki sizin de bildiğiniz bahçemdir. Bu andan itibaren Allah rızası için onu Allah’ın Resulüne bırakıyorum. İstediğiniz gibi tasarruf eder, dilediğiniz fakire verebilirsiniz.”

Ebu Talha, kararını tatbik için çıkarak bahçeye gider.

Bir hurma ağacının gölgesinde oturan hanımı ile duvarın dışında bekleyen Ebu Talha arasında ibretlik bir konuşma olur.

Hanımı - Ya Ebu Talha, duvarın dışında ne bekliyorsun? İçeri girsene!

Ebu Talha - Ben içeri giremem, sen eşyanı toplayıp da dışarı çık!

Hanımı - Neden ya Ebu Talha, bu bahçe bizim değil mi?

Ebu Talha - Hayır, artık bu bahçe Medine fukarasınındır.

Ayet-i kerimeyi ve verdiği kararını anlatır.

Hanımı - İkimiz namına mı, yoksa şahsın için mi bağışladın?

İkimiz namına diye cevap veren Ebu Talha, bu sefer hanımından şu sözleri işitir:

Allah senden razı olsun Ebu Talha. Etrafımızdaki fakirleri gördükçe aynı şeyi düşünürdüm de sana söylemeye bir türlü cesaret edemezdim. Allah hayrımızı kabul buyursun, işte ben de geliyorum!”

Bu tür harcamalar, bağış, sadaka ve zekât insanı cimrilikten kurtarır cömertlik vasfını kazandırır.

Hz. Ömer de (r.a.) en iyi mülkünü Allah yolunda harcamak için ne yapması gerektiğini Hz. Peygamber’e sormuş, o da “Aslını tut, meyvesini sadaka ver” buyurmuştur. Bunun üzerine Hz. Ömer, geliri gereken yerlere harcanmak üzere o bağı vakfetmiştir.

Bağış yapan, yardım eden, zekât veren, sadaka ve fitre veren, hayra vesile olan herkesten Allah razı olsun.

Yüce dinimiz hayır ve hasenat dinidir. Hayırlı insan iyilik yapan, başkalarına faydalı olan insandır.

İmkânlarınıza göre her daim gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım edin.

İyilikte yarışmak herkese nasip olsun inşallah.

Mübarek Ramazan ayının sonunu beklemeden, bu yıl asgari fıtır miktarı 27 TL. Bir an önce çevrenizdeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırınız.

İşsiz ve çaresiz işçilerimize siz de yardımlarınızla yardımcı olun ve dualarına nail olun.

Can dostlarımız hayvanları da unutmayalım. Herkes evinin önüne bir kap yemek ve su koymayı ihmal etmesin.

‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez’

Empati yapmayı unutmayalım.

Bizler ödevimizi yerine getirmeden başkasından da görev bekleyemeyiz.

Selam ve dua ile sağlıkla “evde” kalın.