İyilik yapmak gerçekten çok özel ve güzel bir şeydir. Ama iyiliği kafaya kakmak veya her yerde anlatmak da bir o kadar kötüdür.

Nankör olmak ise kötü ötesi berbattır. İnsan yanlış bir şeyi ilk yaptığında hemen bu davranışından vazgeçmez ise kendine daha çok eziyet etmeye başlar.
Bilgi ve tecrübe çok kıymetli bir şeydir. Bilgili insanları dinlemekte öyledir. Bilgiye kıymet vermeyen, bilgili insanlara kıymet verenleri hor görenler ise büyük kayıptadırlar. Bu anlattıklarımı bir hikâye ile pekiştirmek istedim.

İşte hikayemiz; Yıllar önce yaşadığı küçük kasabada geçim sıkıntısı çeken dürüst ve temiz yaratılışlı genç bir adam, uzaktaki bir şehre gidip kendine yeni bir iş kurmaya karar verdi. Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanıp yola koyulur.

Genç adam bu yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kendisi için imkânsız olan bir takım olaylarla karşılaşır...
Bunlardan ilki şuydu: Bazı kimseler bir tarlaya buğday ekiyorlar, ekilen buğdaylar hemen yetişip
olgunlaşıyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunları ateşe verip yakıyorlardı.
 

İkinci olarak şuna şahit olmuştu: Bir adam bir taşı kaldırmaya çalışıyor ama yapamıyordu. Daha sonra bu taşa bir tane daha ekleyince, taşların ikisini birden zorlanarak da olsa kaldırabiliyordu. En sonunda ise üçüncüyü ekleyince çok rahat kaldırabiliyordu. Şahit olduğu son olay ise şöyleydi:


Bir adam bir koyunun üzerine binmiş. Adamın üzerine ise birkaç kişi daha binmiş koşturuyorlar. Arkalarından birileri de onlara yetişmek için çabalıyor ama yetişemiyorlardı. Hikâyemizin kahramanı genç adam bu olayları görünce kafası iyice karışır. Ancak böylece uzun yolculuğun nasıl geçtiğini
anlamadan şehrin kapısına gelir. Şehrin girişinde nur yüzlü bir ihtiyar kendisini durdurup;
nereden geldiğini, niçin geldiğini, yolculuğun nasıl geçtiğini sorar. Genç adam yaşlı adama her şeyi
anlatmaya başlar ve şaşkınlığını söyler. Yaşlı adam da genç adama rastladığı olayları açıklamaya başlar: “Senin yolda ilk rastladığın buğday ekip hemen hasat eden ve sonra ateşe verip yakan insanlar; İyilik edip de onu sağda solda konuşarak değerini sıfıra indiren insanları simgeler.

Taş kaldırmaya çalışan kimse de şunu anlatır; İnsana ilk işlediği günah ağır gelir, onun altında ezilir. Ama ona tövbe etmeden başka günahlar işlemeye devam ederse artık o günahlar ona hafif gelmeye başlar.
Koyun ve ona binenlere gelince; Koyun cennet hayvanıdır. Sırtındakileri cennete taşımaktadır.
Koyuna ilk defa binen âlimlerdir. Ondan sonra binenler her sınıftan müminlerdir. Bunlara yetişmek için koşanlar ise inançsızlardır.”
Kendisine yeni hedef koyanlara bir
ışık olabildiyse bu yazı ne mutlu bize…

"İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı"