Yüreğinde güzel bir kalp bulunan insan iyiliğe programlanmıştır. Gerek örf adetlerimiz, gerek dinimiz gerekse evrensel değerler iyiliğin insan hayatında özellikle de toplum düzeninde vazgeçilmez bir yeri olduğu aşikârdır.

İnsan ömrünün sınırlı olduğu, bu hayatta bizden başka canlılarında varlığı ve yeri geldiğinde insan hayatını da tehlikeye atabildiği, ve büyük sonun ölüm olduğu bir evrende yaşamanın bir amacı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu amaç iyi bir insan olmaktan başka bir şey değil.

İyilik; ruhun, kalbinin sevgiyle yoğrulduğu bir davranış. Miktarı, değeri, büyüklüğünün önemi yok. Önemli olan iyi bir niyetle harekete dönüşmesi.

Tip olarak kendi kabuğuna çekilmiş, kimseye zararı dokunmayan bir kişide iyi bir insan olamaz.

Evet, bu kişi belki milleti soyan soyguncudan, intikam alacağım diye önüne geleni öldüren katleden birinden iyidir. Fakat yarımdır. Çünkü elde iyilik yapma kudreti varken kendi kabuğuna çekilmek iyi bir hareket sayılmaz.

Yani demem o ki;  İyi insan olmak için, kimseye kötülük etmemek yetmez, iyilik etmesini de bilmek gerek

Bu toplumda ünlü olabilirsiniz, zengin de...

Belki güzelsinizdir, belki yakışıklı…

Ama iyi insan sıfatıyla, saygı görmek bambaşka.

Biliyorum. Yaşadığımız çağ, insan olmanın da insan kalmanın da her gün biraz daha zorlaştığı bir çağ ama bizim iyiliğe ihtiyacımız var.

Yüreğinin derinliklerindeki iyilik ışığını hiç söndürmeyenlere selam olsun.

Umut hâlâ, hâlâ, hâlâ insanda!