Peki neden değişime karşılar? Halkın çoğunluğu değişimden yana iken az bir kesimin değişim istememesinin altında yatan gerçeği sizlere aktarayım.

Osmanlı’nın son dönemindeki yenilgilerin ve çöküşün gerekçesi olarak bilim, sanayi ve teknolojideki gerilik olarak gösterilmektedir. Bu duruma çözüm olarak Avrupa’ya öğrenciler gönderildi. Bu öğrenciler Avrupa’daki okullarda okuyacaklarve aldıkları eğitim tamamlanınca da ülkelerine dönüp vatan kalkınmasında katkı koyarak önemli roller üstleneceklerdi.

Plan ve proje çok güzel dünya imparatorluğunun çöküşü duracaktı. Ancak böyle olmadı.

Fakir ve yoksul halkın ödediği vergilerle yurtdışına çıkan umut kadroları memleketin beklediği yetişmiş kadrolar olarak dönmediler geriye. Aksine onlar ne yazık ki gittikleri ülkenin gönüllü kültür elçileri ya da ajanları olarak geri döndüler.

Bilim ve ilim öğrensin ülkeyi kalkındırsın diye Avrupa’ya giden o zamanın gençleri üçüncü sınıf ayak takımının gittiği barlarda, pavyonlarda, diskolarda gece kulüplerinde zaman harcadılar.

Oysa bilim öğrenmek isteyenler 16 saat çalışıyorlardı. Bizimkilerin ise Avrupa medeniyeti diye getirdikleri ucuz eğlence merkezlerinin kültürüydü.

Elbette bu durumun ortaya çıkmasının asıl nedeni gönderilen öğrencilerin toplumdan tamamen kopuk, saray çevresinin devşirme takımından gelmesiydi. Tabii yaşadıkları tatlı ve rahat hayatın önünü açan Avrupa’daki istihbarat teşkilatlarının payı önemli derecede büyüktü.

Sonuç olarak bilimde, sanayide, teknolojide, meslek sahibi olarak ülkesine dönmeyen bu kuşağın, hemen hemen tamamı şair, gazeteci, ressam oldular ve eğitim(!) aldıkları ülkenin kültür elçisi oldular. Hal böyle olunca aldıkları eğitim değil gösterilen kültürlerle aşılandılar.

Bilim ve teknoloji yerine bar ve pavyon tahsili yaparak ülkesine dönen bu gençler milleti kalkındıracak eğitimi alamayınca bu kez milletin bütün değerlerini küçük gördüler, geriliğin örf ve adetlerden ileri geldiğini düşünerek her şeye düşman oldular. Her şeye olmaz dediler. Olmaz olmaz olmaz.

Vatandaş kendi eğitimi ve bilgi birikimiyle yapmak istedikleri adımı attırmıyorlardı. Sadece olmaz diyorlardı. Bugün olmaz yarın gel. Yarınlar bitmiyordu. Amaçları yarınları karanlıklara sürüklemek ve çıkmaz sokaklara yönlendirmekti.

Bizim entelektüeller yabancı istihbaratlar tarafından organize edilen 31 Mart ayaklanması sonrasında ülkenin yönetimine geldiler. 33 yıl boyunca çökmek üzere olan Osmanlı’yı ayakta tutmaya başaran yeniden kalkınma hamlesi yapan 2.Abdülhamit tahtan indirildi. Ama ne yazık ki 600 yıllık koca imparatorluk onlar yönetimi aldıktan beş yıl gibi kısa sürede dağıldı.

Bilinçsizce 1.Dünya Savaşı’na sokulan Osmanlı yenildi. Malum sonrası da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde İstiklal Savaşı yapıldı.Yok olan devlettin küllerinden genç bir Cumhuriyet doğdu. Elbette üst üste yapılan savaşlarda ülkenin bilim adamları şehit oldular. Bu nedenle Cumhuriyet döneminde yurtdışına öğrenciler gönderildi.

Genç Cumhuriyet bu kez daha dikkatli davrandı.

Devşirmelerin çocukları yerine milletin hak eden evlatları gitti yurt dışına. Onlar kimliklerini koruyarak üniversiteleri üstün derecelerle bitirdiler. Mezun olduklarında başka ülkelerden baş döndüren teklifler alan bu gençlerimiz teklifleri ellerinin tersi ile iterek vatanlarına koştular.

Tabi kirli oyun henüz bitmemişti. Ülkenin stratejik kurumlarına sızan ehliyetsiz devşirme takımı yeniden sahnedeydi. Bilim tahsil ederek ülkeye dönen bu gençlerin önünü tıkamak için her türlü hileyi ve zoru kullanmaya başladılar ve bu gençlerin ülkeye hizmet etmesinin önünde hep set oldular. İşte bu yüzden bu gençlerin bir çoğu gönlü kırık olarak ülkesini terk etmek zorunda bırakıldılar.

İşte yeni yeni başarıyla ve hakkıyla eğitimlerini tamamlayan Anadolu gençleri önemli görevlere getirilmektedir.

Cumhur halk demektir. Halktan büyük bir destekle değişeme ve ilerlemeye kalkarsanız işte geçmişten kalan bazı geleneklerle sesleri yükselir.

Peki bu itiraz niye?

En büyük hakem halk değil mi?

Halk İradesi sandığa yansımayacak mı? Elbette yansıyacak ve halk kararını verecek. Değişimden korkmayın. Değişime inananlardan hiç korkmayın.

17 Nisan sabahından ise hiç korkmayın... Değişime 'evet' iyidir... 

"Değişmeyen tek şey değişimdir"... Bunu da yarınki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bursa mitingini değerlendirdiğim yazımda sizlere aktaracağım... Gerçekten Erdoğan bana değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu bana bir kez daha gösterdi.