Son günlerde İYİ parti yine yaşanan istifalarla gündeme geldi. Geçen yıl genel seçimlerden sonra da hatırlanacağı gibi istifalar yaşanmıştı.
Aslında bu partide sıkıntılar daha kuruluş aşamasındayken ortaya çıkmaya başladı.
Zira merkez sağ partisi olarak, burada alternatif olma niyeti ile çıkılan yola kuruculara bakıldığında daha başından görüldü ki bu parti merkez sağdan ziyade MHP'ye alternatif gibi bir görüntü verdi. 
Bu imajından kurtulamadığı için de girdiği ilk seçimlerden merkez sağda alternatif olabilecek boyutta güçlü bir sonuç elde edemedi. 
Oysa bir siyasi partinin istikbali açısından başlangıçlar önemlidir. 
Başlangıçta güdük kalırsanız bir daha bu seviyeleri aşmanız neredeyse imkânsızdır.
Hele ki son günlerde merkez sağa hitap eden yeni bir partinin kurulacağı artık iyice kesinleşmiş bir ortamda İP'nin siyasi yelpazenin bu bölümünde yeri olamayacağı, varlığını ancak MHP'nin alternatifi olarak devam ettirebileceği de adeta kesinleşmiş oldu.
MHP'nin de CHP ile birlikte ülkemizin en köklü iki partisinden biri olduğu göz önünde bulundurulursa onlara alternatif olma noktasında ne kadar başarılı olabilirler ayrı tartışma konusu.
İttifaklar dönemi devam ettiği sürece belki siyasi ömürlerini bir miktar daha uzatabilir o kadar, ancak sonuç olarak çok kısa vadede olmasa da orta vadeyi görmeden İP’in sadece siyasi tarihin arşivinde yerini alacağı kaçınılmazdır.
Oysa iktidar partisi son yıllarda kuruluş felsefesinden uzaklaştığından ve yaptığı birçok hatadan dolayı merkez sağda yeni bir parti için uygun zemin de oluşmuştu. Ancak İP bu fırsatı iyi değerlendiremedi. 
Merkez sağda alternatif olabileceği konusunda, kurduğu kadro itibarıyla, seçmen nezdinde daha başından ikna edici olamadı.
Önceki gün köşe yazarı bir arkadaşın yazısında İP ile ilgili güzel bir cümlesi vardı; 
"İP daha başlangıçta düğmeleri yanlış ilikledi."
Biz de zamanında daha parti kurulurken yapılan hatalardan dolayı bazı uyarılarda bulunmuştuk.
O dönem bu köşeden paylaştığımız yazılarımızdan biri olan 22.07.2017 tarihli ve "Yeni parti ama kiminle" başlıklı yazımızda tam da buna vurgu yapmış ve özetle; ortaya çıkan siyasi konjoktüre göre merkez sağda yeni bir oluşuma ihtiyaç olduğunu ancak Meral Akşener'in o günlerde kurmaya çalıştığı partinin bu ihtiyaçlara karşılık veremeyeceğini, başarılı olmak bir yana barajı bile aşamayacağını, ancak MHP'nin taklidi olarak kalacağına değinmiştik.
Nitekim tam da bu seviyelerde kaldı.
Bundan sonra da hele ki merkez sağda yeni bir parti gündemde olduğu bir ortamda bırakın iddialı konuma gelmesini, varlığını sürdürmesi bile pek mümkün görünmüyor. 
İYİ partinin şansı yeni siyasi sistem ile birlikte ittifakların oluşması oldu.
Bu durum bir yerde onların ömrünü de uzattı.
Yerel seçimlerde her ne kadar kayda değer bir başarı sergileyememiş olsalar da CHP ile yapılan ittifaklar sayesinde birçok büyükşehir belediyesinde söz sahibi olma imkânı buldular.
Babacan'ın önderliğinde merkez sağa hitaben kurulması düşünülen partinin devreye girmesiyle İP siyasi arenada kalıcı olabilir mi?
İttifaktan dolayı siyasi ömrü uzamış olsa da pek mümkün görünmüyor.
Diğer yandan yeni kurulacak parti hedeflediği başarıya ulaşabilir mi?
Bu konudaki fikrimizi geçen hafta söylemiştik.
Ancak AK Parti’ye vereceği zararın yanı sıra asıl zararı İP'ye verecektir