Güvercinlerin dakikalarca kendilerine yem atanlar tarafından kovalanmasına gönlü razı olmayan güzel yürekli öğretmenim…
Selam olsun sana…
Günlük içtiği sigaranın parasını hesaplayıp, ‘Ben ne yapıyorum’ diyerek, 20 yıldır bu parayı hayvanların karnını doyurmak için harcayan güzel vicdanlı öğretmenim…
Selam olsun sana…
Her seferinde tartışmayı göze alarak, hayvanlara kötü muamele yapılmasına dayanamadığı için, ‘insan’ kılığındakileri uyarmaktan asla vazgeçmeyerek öğretmenlik ceketini okulda asıp çıkmadığını gösteren öğretmen gibi öğretmenim…
Selam olsun sana…

***

Gemlik’te bir bayram günü, sahilde kedileri doyururken tanıştık öğretmenimle…
Aslında ben onun namını seneler önce duymuştum da…
Sahil kenarında çalılıkların arasında hareketsiz yatıp ölümü beklerken bulduğumuz sarman kedimizi görür görmez aradığımız veteriner anlatmıştı…
“Kedilerimizin köpeklerimizin bir öğretmen babası var, sabah akşam onları doyurur, hasta olanları kendi imkanlarıyla tedavi ettirmeye çalışır. Bu yaramaz nasıl ona denk gelmemiş” diye…
Tanışmak bugüne kısmetmiş…

***

Önünde onlarca mama kabı…
Bir elinde kuru mama dolu poşet…
Diğer elinde ekmekle karışık, Allah ne verdiyse hazırladığı yaş mama niyetine yemek…
Etrafında onlarca can…
Hayvan sevmeyenin ne yaptığını asla anlayamadığı, hatta hor gören bakışlarla şöyle bir süzdüğü… 
Ancak hayvan sevenlerin ‘Çok şükür burada da var canları bir doyuran’ diyerek teşekkür ettiği bu manzaraya, çok şükür ikinci gruptaki insanlar arasında olduğumuz için kayıtsız kalamadık…
Teşekkür etmek için yanında aldık soluğu…
Selamlaştık…
Maalesef artık, yolda para bulup da cebine atanların değil, sahibini arayıp bulup da teslim edenlerin haber değeri olduğu günümüzde…
Böyle güzel bir insan da insanlığını iyiden iyiye kaybetmiş insan evladına örnek olsun diye…
‘Hocam haber, fotoğraf…’ diyemeden bayram kalabalığında gözden kayboldu öğretmenim…
Biz mamasını iştahla mideye indiren pisileri severken o belki de yıllardır binlerce kez verdiği mücadeleyi, bıkmadan usanmadan bir kez daha göğüslemek için atmış adımlarını…
Yanımıza döndüğünde anladık…

***

Belki de kendinden daha çok sevdiği hayvanlarının bir kez daha kötü muamele görmesine tanıklık etmenin verdiği üzgün ifadeyle karışık hayal kırıklığı yerleşmişti sesine…
Bırakın bazı insan müsveddelerinin arabanın arkasına bağlayıp köpekleri sürüklemesini, bazı kendini bilmezlerin papağanın boğazını sıkmasını, bazı vicdansızların kedileri hedef tahtası gibi kullanmasını…
Yüzlerce metre ileride gördüğü ve satın aldıkları yemleri verdikleri güvercinleri rahat bırakmayarak dakikalarca kovalamalarına bile razı gelmemişti gönlü…
Arkamızda izbandut gibi dikilen şahısların, uyardığı çocuğun anne babası olduğunu anladık sonra…
Öğretmenim hâlâ öğretmen gibi, insan gibi anlatmaya çalışıyordu…
“Neden o hayvanları kovalıyorsunuz?”
İnsanlıktan çıkmışlardan beklenen cevap:
“Benim çocuğum onlara 10 liralık yem verdi, karınlarını doyurdu, ne olmuş kovaladıysa!..”
Öğretmenimden kapak:
“Ben de size 10 lira vereyim, 10 değnek vurayım, kabul eder misiniz?”
Ama tabii ki anlayana…
Biz ve birkaç kişi daha öğretmenimin yanında olmasa o şahsın fiziksel şiddete başvurmayacağının garantisi yok…
Bakışları hiç tekin değil…
Hani cennet ayaklarının altında dediğimiz anne var ya… Onun da kocasından aşağı kalır yanı yok, bıraksanız parçalayacak öğretmenimi…
Öğretmenimden önce çocuğuna tüm canlıları sevmeyi ve yaşam hakkına saygı duymayı öğretmesi gereken kadın, “Siz hayvanları bırakın da, insanlara değer verin” diyecek kadar zırcahil.
Bilmiyor ki sadece insanı değil, tüm canlıları sevmekle kurtulacak dünya…
Onlar bağıra çağıra, hakaret ede ede, küfür savura savura; kinlerini, öfkelerini, nefretlerini, sevgisizliklerini yanlarına alarak uzaklaştı…
Öğretmenim ise kedilerini doyurmanın iç huzuru, bir kez daha canlar için verdiği mücadelenin gururlu yorgunluğu, mama kaplarını ve mama poşetlerini alarak başka canları doyurmak ve yeni mücadeleleri göğüslemek üzere yola koyuldu… 
Bizden de “Ruh halim şu anda konuşmaya ve fotoğraf vermeye hiç müsait değil” diyerek özür diledi.
Onun yanında ise ne kin ne nefret ne öfke; sevgisine peşinden ayrılmayarak karşılık veren pisileri vardı… Onlarla birlikte sokak aralarında kayboldu öğretmenim…

***

Adını bile öğrenemedik öğretmenim…
Sen bizim için Gemlikli patilerin babasısın…
Belki bir gün yine karşılaşırız ve bu yazdıklarımızı yüzüne söyleme şansımız olur…
Teşekkür ederiz öğretmenim… 
Allah’ın sessiz kullarına sahip çıktığın, bir kap mama, bir kap su ve gönlünden taşan sevgiyi onlarla paylaştığın için…
Biliyoruz sen her ne yapıyorsan, her gerçek hayvansever gibi birileri sana teşekkür etsin diye yapmıyorsun…
Ama izin ver, biz de gönlümüzden taşanı seninle paylaşalım…
Ve unutma…
Çok şükür yalnız değilsin…


Sadece bir kez göz göze gelip başını okşadığımız için her gün evimizin önünde nöbet tutan ve artık evimizdeki kedilerimizden ayrı tutmadığımız, onun karnı doymayınca sofrada boğazımızdan lokma geçmeyen Ökkeş’e sadece havlıyor diye taş atan komşusuyla kavga eden ben varım…
Sokakta beslediği kedileri, türlü çeşit nedenlerle kaybettiğinde ağlayarak toprağa veren Ahmet var…
Gözleri görmeyen köpek Dali’ye onlarca sene bir bebek gibi bakan Ayşe var…
Tecavüz edilip sakat bırakılan onlarca hayvana yuvasını açan Mehmet var…
Bir yavru daha yuva bulsun da sokaklardan kurtulsun diye bıkmadan ama bıktırmayı ve belki de azarlanmayı göze alan Arzu var…
Büyütmeye çalıştığı yavrularıyla sığındığı bir işyerinin bodrumundan atılması için belediye ekiplerini bile çağıran muhasebeciye karşı anne kedinin hakkını savunan Derya var…
Kurşunlu’da bir heves alınıp tatil bitince sokağa atılan canların tamamını doyurmak için fırın fırın, kasap kasap dolaşan Vicdan var…
Sokakta bulduğumuz her yaralı hayvanı bazen ücretsiz bazen de sadece ilaç parasını alarak tedavi eden veteriner Samet var…
 

HAYVAN MAL DEĞİL, CANDIR!

O anne baba müsveddeleri, size de bir çift lafım var…
Siz idrak edememişsiniz ama hayvan mal değil, candır…
İnsan olamıyorsanız bari hayvan olmayı deneyin!..
Çünkü ben, sırf zevk olsun diye insan kovalayan bir hayvan görmedim…
Çünkü ben, başka bir hayvanla sadece kendi egolarını tatmin etmek için kabara kabara kavga etmeye çalışan bir hayvan da görmedim…
Çünkü ben, karnı aç olmadıktan sonra sadece keyif için başka bir hayvanı öldüren hayvan da görmedim.
Çünkü ben, hırsızlık yapıp başkasının hakkına göz diken hayvan da görmedim.
Çünkü ben, eline silah alıp insanı hedef tahtası yapan hayvan da görmedim.
Çünkü ben, görmedim arkadaş, sırf kendi çıkarı için, diğer hayvanları aşağılayıp aslan krala yalakalık yapma derdine düşen hayvan görmedim, aslan kralın yalakalara prim verdiğini de görmedim…
Çünkü ben, karnı doyduktan sonra açgözlülük edip fazlasını cebine dolduran hayvan da görmedim…
Hayvan gibi olursak eminim dünya çok daha yaşanılır bir yer olur…

***

Hayvan sevmek kolay ama bu ülkede hayvansever olmak zor, biliyoruz öğretmenin…
Bir can bile aç kalmasın diye maddi gücünüzü zorlarken bir yandan da magandalarla mücadele edersiniz.
Ama bizim can sevgimiz o kadar büyük ki, pes etmeyiz…
Diğerleri de bir işe yaramıyorlarsa, gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz.

***

Siz ve sizin gibiler, çok yaşayın öğretmenim!
Bir gün yeniden karşılaşmak ve başlayamadığımız sohbetimizi çayla şenlendirmek dileğimiz…
Ellerinizden ve güzel yüreğinizden öperiz…