Haftada bir kere kafeye gelip çay içerek, pasta yiyerek ,kafe çalışanlarıyla uzun sohbetler eden Refik Amca ile Asuman Teyzenin kafe çalışanları arasındaki   diğer isimleri incirci Amca ve incirci Teyze. Çünkü her geldiklerinde kafe çalışanlarına ağaçlarından topladıkları taze incirleri getirip verirlerdi.En çok kafe çalışanı umut severdi  onları. Geldiklerinde ikram üzerine ikramda bulunurdu. Uzun zamandır gelmeyi bıraktılar. Herkesi bir merak sardı. Acaba kötü bir şey mi oldu .En çok umut merak etmeye başladı.Sonunda bu yaşlı  çiftin evini araya araya, çevreye sorarak buldular. Çilekli pastalarını alıp evlerinde ziyarette bulundular. Asuman teyze kapıyı açar, bunları görünce çok mutlu olur. - " Buyurun çocuklar, buyurun geçin diyerek davet eder.Salonun ortasında Refik Amca hasta yatmaktadır. Eski halinden eser kalmamış, bir deri bir kemik elini kıpırdatacak hali yok.Asuman Teyze bizi koltuğa oturtuyor ve - " Çocuklar Refik Amcanız uzun zamandır hasta. Bende onu hiç yanlız bırakmıyorum, bu dünyada birbirimizden başka kimsemiz yok " diyerek gözleri yaşlı, yüzünde bir gülümseme ile anlatıyor. Yinede yenilmek istemiyor hayata. Bize pasta ve çay ikram ediyor. Umut arkadaşım elinde eski bir çerçeveyi Asuman teyzeye uzatıyor.  - " Kim bu çocuk?" Asuman Teyze ve Refik Amcanın gençlik yılları, kucaklarında ufacık bir çocuk. Asuman teyze bir anda yüzünde korkunç bir acı; - " O bizim oğlumuz mert " diyor. Umut yine soruyor; - " Bu fotoğraf Mudanya da mı çekildi?" Asuman teyze şaşkın - " Sen nerden biliyorsun, ben size bunu anlatmadım ki" Umut; - " Bende Mudanya da doğdum. Benimde böyle bir gömleğim vardı. Tam bu yaşlardaydım. Beni mudanyada bir sokakta, çöp kutusunun yanında, terk edilmiş bir başıma bulduklarında. Üstümde bu gömlek vardı,eski hayatımdan elimde kalan tek şey bu gömlek. Hala saklarım. Gerçek anne ve babamdan kalan tek şeydir o.Asuman teyzenin elleri titremeye başlar; ' " Mert oğlumuz çalındığında üstünde bu gömlek vardı. Refik ile parka gitmişlerdi. 4 yaşındaydı. Bir anda kaybolmuş.Polise gittik,yıllarca aradık, yas tuttuk.Babası kendini asla af etmedi,hep suçladı.Bu hastalığıda bu acının, pişmanlığın, vicdan azabının ardından geldi.Umut başını ellerinin arasına koymuş; - " olamaz bu" diyor. - " Bu doğru olamaz ". 30 yıl boyunca ailesinin onu sokağa terk ettiğini düşünüp, onlara nefret besleyen, bir gün onlarla karşılaşırsa söyleyeceği,hesap soran sözleri adı gibi ezberlemiş olan,yetimhanede büyüyüp çok acı çeken Umut, O gün  o antika eşyalarla dolu, bahçesinde incir ağacı olan salonda Mert olduğunu öğrenir. Asuman teyze ve Refik Amca yıllarca evlat hasretiyle yanıp kül olmuşken, O gün evlatlarına kavuşurlar. İncirci Amca ve teyzeyi kendi annesi babası gibi sevmiş olan Umut,hayatında ilk defa gerçek anne ve babasına dokunur. Saygılar